Osmanlı’da nükleer harp gücü olsaydı

Bugün dünya en çok, nükleer silahlardan çekiniyor. Bunun için dünya siyasetine yön verdiğini düşünen bazı devletler bunun kısıtlanması veya sayısının dondurulması için, aralarında görüşmeler yapıp anlaşmalar da imzalıyor. Netice, dostlar alışverişte görsün! Bazı devrini tamamlamış nükleer füze veya başlıkları güya imha edip; yerine daha ölümcüllerini imal ediyorlar. Herhangi bir devlet masumane tıbbi ihtiyaçlar için nükleer bir tesis kursa burnundan getiriyorlar. Bu konuda son inciyi de 31 Ekim 2012’de İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak dünya gündemine yuvarladı: “İran Nükleer silah yaparsa Türkiye de ister…”
Peki Barak’a sormak lazım: Türkiye bunu kimden ister? Yani dünyada izin verecek makam kimdir? Sahi İsrail bu izni nereden almış ki nükleer silaha sahip olmuş! Fransa’ya kim izin verdi? Dahası uzar gider… İsrail’in bunca silah sanayiine yatırımları nedendir? Savunma amaçlı mı yoksa, silah tüccarlığı mı? Nükleer silahları kesinlikle tümden ve ciddi yasaklamak lazım. Çünkü bu silahla bütün yaratıklar suçsuz yere imha ediliyor. Afrika gergedanından, topraktaki en küçük mikroplara, her türlü nebata kadar, her şey imha oluyor. Yani canlı hayatın kökü kurutuluyor… Evet bir insanın veya devletin düşmanı olabilir. Onunla mertçe savaşır ve yapabilirse onu imha eder. Ama o memleketteki karıncanın, yeşilliklerin ne suçu var! Nükleer silahlar, Kimyasal gazlar ve diğer Biyolojik harp silah araç ve gereçlerinin imali, bulundurulması, dağıtımı ve de kullanımı külliyen insanlık suçu kabul edilmeli. Diyeceksiniz ki bunu kim yapacak? Suriye’de yüzbine yakın insan, bir tabii afette değil silahla öldürülünce kılını bile kıpırdatmayan hatta “daha müdahale zamanı değil!” diyen bir Birleşmiş Milletler mi?.. O teşkilat, değil müdahale, ölü kaldırıcılık bile yapamaz!.. Osmanlı kendi zamanında devrinin en güçlü silahlarını yaptı. İstese kitle imha silahı da yapardı. Ama onun işi öldürmek değil, saldıranı def etmekti. Suçu olan cezalandırılırdı, masumlar korunurdu. Yaratılan her şeye şefkat ve merhamet gösterilirdi. Devrimizin devletlerinin çoğunun politikası sömürmek ve öldürmek üzerine kurulu. Ama Sandy geliyor, tek yumrukta yüzlerce insan ölüyor 100 milyar dolar zarar ve ziyan… Böyle bir felaketin gelebileceğini keşke Bağdad’da İmam-ı Azam hazretlerinin türbesini bombalamadan önce düşünselerdi. Teknolojide ilerleyen ve fakat yaratılanlara acımayanlara, sille-i ilahi her an gelebilir!..