“Öyle babadan böyle evlat”

“Öyle babadan böyle evlat”



“Geç gelmeyi bırakın haftalarca eve uğramadığı olurdu. Öldü mü kaldı mı kimse bilmezdi…”

 

Hani meşhur bir sözdür. “Neydim ne oldum ne olacağım?”

Hemen iki sokak ötemizde oturuyordu Yüksel Amca. Kendi hâlinde kimseye bir zararı dokunmayan, eti yağını kavuran türde bir esnaftı.

Yüksel Beyin yıllar sonra iki oğlu dünyaya gelmişti. Araları çok yakın olduğu için de görenler ikiz zannediyordu.

Gerçi o zamanlar pek samimiyetimiz yoktu ama çocuklarının sünnet düğününe gittiğim günü dün gibi hatırlıyorum.

İkisi de birbirinden şeker şeylerdi. Yüksel Amca ve hanımı çocuklarını ne ümitle gözünü budaktan sakınarak büyütüyorlardı.

Gel zaman git zaman bu iki kardeş, aynı anadan aynı babadan doğdukları hâlde, özbeöz kardeş oldukları hâlde büyüdükçe düşünce olarak huy ve karakter olarak birbirlerine yüz seksen derece zıt büyüyorlardı.

Yüksel Beyin büyük oğlu pek bir dışa dönüktü. Arkadaş çevresi de bozuk olduğu için onu tez zamanda avuçlarının içine alıvermişlerdi. Ne aile hayatı kalmıştı ne gece gündüz kavramı. İş güç de yoktu… Geceleri gelmeyi bırakın haftalarca eve uğramadığı olurdu. Öldü mü kaldı mı kimse bilmezdi. Kılık kıyafet tam bir serseri tipteydi… Ana baba bu evlattan ümidi çoktan kesmişti…

Öyle babadan böyle bir evladı hiç ama hiç kimse tahmin edemiyor, Yüksel Amcaya konduramıyordu. Ama gerçek ortadaydı…

Ondan bir buçuk yaş küçük kardeşi ise ağabeyinin aksine anasının babasının dizinin dibinden ayrılmayan, onların yardımına koşmayı kendine görev edinen büyüğüne saygıda kusur etmeyen özlenen bir evlattı. Terbiyesiyle, çalışkanlığıyla, tutum ve davranışla tam babasının yolunda gidiyordu.

Bu iki kardeşi görenler kesinlikle kardeş olduklarına inanamazdı. Kaldı ki öz kardeşlerdi…

Yüksel Amcanın şehrin esnaf arastasının bulunduğu yerde işlek bir köşede esnaf lokantası vardı. Bu esnaf yıllardan beri biriktirdiği üç beş kuruş ile babasından miras kalan arazi üzerine bina inşa ettirmişti. Beş kat üzerine planlanmıştı ama henüz iki katını ancak çıkabilmişti.

Gel zaman git zaman eline para geçtikçe bir kat daha bir kat daha derken beş katı sabırla tamamlamıştı… DEVAMI YARIN

Comments are closed.