Öyle bir tövbe etti ki!..

Sa’lebe bin Abdurrahman adında genç bir Sahabe vardı. Bir gün yolda giderken, bir evin açık kapısından içeri baktığında, bir kadının yıkandığını gördü. Sonra çok pişman oldu. Medîne’den çıkıp dağda yaşamaya başladı… Bir müddet sonra, Resûlullah efendimize Cebrâil aleyhisselâm gelip, durumu haber verdi. Peygamber Efendimiz de hazret-i Ömer ile Selmân-ı Fârisî hazretlerine onu bulup getirmelerini emretti. Bunun üzerine genci aramaya çıktılar… Dağda bir çoban, onları gencin bulunduğu yere götürdü. Genç, Hazret-i Ömer’i görünce hemen sordu:

– Resûlullah efendimiz benim günâhımı biliyor mu?

– Bilmiyorum. Ancak dün seni bulmamız için bizi gönderdi.

– Yâ Ömer, beni Resûlullah efendimiz namaz kılarken veya Bilâl-i Habeşî ezan okurken içeri götürün!

İstediği gibi hareket ettiler. Resûlullah efendimiz namaz kılarken mescide girdiler. Genç, Resûlullah efendimizin sesini duyunca, hemen bayıldı. Namazdan sonra Peygamber efendimize “Sa’lebe’yi getirdik” dediler. O arada o da ayıldı. Resûlullah efendimiz sordu:

– Yâ Sa’lebe seni benden uzaklaştıran nedir?

– Günâhımdır.

– Sana öğretmedim mi? Allahü teâlâ hatâ ve günâhları bağışlıyor.

– Yâ Resûlallah benim günâhım büyüktür.

Peygamber efendimiz, Allahü teâlânın rahmetinin çok olduğunu beyân buyurarak, evine gitmesini söyledi… O da gitti. Ancak üzüntüsünden hastalandı. Peygamber efendimize, gencin durumu bildirildi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz;

– Kalkınız Sa’lebe’ye gidelim, buyurdu.

Evine varınca, Peygamber efendimiz, gencin başını kucağına aldı. Fakat, genç başını hemen çekti. Resûlullah efendimiz:

– Niçin başını kucağımdan çektin? buyurunca;

– Yâ Resûlallah o baş sizin mübârek kucağınıza lâyık değildir, dedi.

Sonra Resûlullah efendimiz sordu:

– Ne arzû ediyorsun?

– Rabbimin mağfiretini.

– Cebrâil aleyhisselâm şimdi geldi ve “Ey kardeşim, Rabbin sana selâm ediyor ve şâyet kulum yer dolusu hatâ ile bana kavuşursa, ben de onu yer dolusu mağfiret ile karşılarım” buyuruyor, dedi.

Peygamber efendimiz bu haberi verir vermez, genç “Allah” diye feryât edip hemen vefât etti.

Cenâze namazından sonra, Peygamber efendimiz, parmak uçlarına basarak yürüyordu. Sebebi sorulduğunda buyurdu ki:

– Sa’lebe’yi karşılayan meleklerin sayısı o kadar çoktu ki, onların kanadına basmayayım diye bu şekilde yürüyorum.