Özbekistân’ın istiklâlinin bir yıl dönümü münâsebetiyle…

Dünyâ ülkeleri arasında çok önemli yeri bulunan Özbekistân, Hindistân, Mısır ve Sûriye… gibi ülkelere seyâhatler tertipleyen, Türkiye’nin en i’tibârlı, en saygın turizm şirketlerinden ve Özbekistân Turizm Bakanlığı’nın da resmî Türkiye temsilcisi olan “İrfân Turizm”, saygı değer Genel Müdürü Erol Eşsiz Beyin riyâsetinde ve çalışkan elemanlarının gayretleriyle, ilim-irfân sâhibi ve tecrübeli rehberlerin de öncülüğünde, Özbekistân’a düzenledikleri seyâhatlere bir yenisini daha [13-20 Eylül 2011] ekliyor.
Bilindiği üzere, Özbekistân, SSCB’nin çöküşüyle, 20 Haziran 1990’da egemenliğini, 1 Eylül 1991’de de bağımsızlığını almıştır.
Bendeniz, “Özbekistân Dostluk ve Kültür Derneği” ikinci başkanı olmam hasebiyle, Özbekistân’ın çalışkan Büyükelçisi sayın Ulfat Kadirov, tecrübeli müsteşarı sayın İslam Karimov ve gayretli Başkonsolosu sayın Ebrâr Gulyamov’un da’vetleriyle, İstanbul’da yapılan Özbekistân’ın bağımsızlığı ile Anayasasının kabûlüne dâir kutlamalardan bazılarına katıldım.
Şimdi de [01 Eylül’de], istiklâlinin bir sene-i devriyesini daha idrâk ettiğimiz için, bugün ve yarınki makâlelerimizi Özbekistân’a tahsîs edeceğiz. [Daha önce de, Gazetemizde, Özbekistân’la ilgili birkaç makâlem çıkmıştı.]
Makâlemin hemen burasında ifâde etmeliyim ki, her vatandaşımızın, her Türk’ün, her Müslümânın, hattâ dünyânın neresinde olursa olsun her insanın Özbekistân’ı muhakkak görmesi lâzım. Çünkü dünyânın en büyük hadîs âlimi İmâm Buhârî, Ehl-i Sünnet’in en büyük akâid imâmlarından İmâm Mâtürîdî, tasavvuf âlimlerinin en büyüklerinden olan Seyyid Muhammed Behâeddîn-i Buhârî Şâh-ı Nakşibend… gibi büyük âlimlerin türbeleri ve çok kıymetli târihî eserler oradadır.

TÂRİHİ
Özbekistân’ın bugünkü hudûdu içerisinde, ilk çağlardan beri Asyâ Hûn, Göktürk ve Uygur İmparatorlukları; Sâmânîler; Karahânlı, Gazneli, Büyük Selçuklu ve Hârezmşâh Devletleri; Tîmûr İmparatorluğu; Çağatay Hânlığı ve Şeybânîler hâkim olmuşlardır.
Müslümanların, “Mâverâünnehr”e ilk defâ; 667’de “el-Hakem bin Ömer el-Gıfârî” komutasında gelerek üç yıl kaldıkları, daha sonra “Halîfe Kuteybe bin Müslim”in düzenlediği seferler netîcesinde, küçük bir kısım hâriç, bütün bölgenin Müslümânların hâkimiyetine girdiği ve bölgede İslâmiyyet’in hızla yayıldığı bilinmektedir.
Târihî kaynaklara göre, devletin ismi, Altun Ordu Beyi (Ebül-Gâzî Bahâdır Hân) Özbek’in adından gelmektedir. “Özbek Han”, 1313-1340’da Altun Ordu Devletinin başına geçmiş ve bundan sonraki dönemde burada yaşayan halka “Özbekler” denmiştir. 1428-1468 tarihleri arasında Özbekler birbirleriyle çok yakın dayanışma içine girmişler ve 1500-1510’da Mâverâünnehir bölgesini fethetmişlerdir. Daha sonra bölge uzun yıllar Buhârâ Emîrliği, Hokand ve Hîve Hânlıklarına bölünmüş ve öylece yönetilmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölge, Çarlık Rusyası’nın işgâline uğramış, Bolşevik İhtilâli sonrası [1924 yılında] Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak, 1991 yılına kadar Sovyetler Birliği içinde yerini almıştır.
AGİT, BM, ŞİÖ, BDT, ECO vb. diğer uluslararası ve bölgesel kuruluşlara üye bulunan Özbekistan’ın toplam yüzölçümü 447.004 km2, nüfusu ise 29 milyon civârında olup, para birimi Özbek Sumu’dur.

KOMŞULARI, NÜFÛS YAPISI
Afganistân, Kazakistân, Kırgızistân, Tâcikistân ve Türkmenistân gibi ülkelere komşu olan Özbekistân; [alfabetik sıraya göre] Andicân, Buhârâ, Fergana, Hîve, Hokand, Karşı, Navrangon, Nukus, Semerkand, Taşkend, Tirmiz, Urgenc gibi önemli şehirlere sâhiptir.
Özbekistân Cumhuriyeti gelişmiş bir ulaşım ağına sahiptir. On üç hava alanı bulunan Özbekistân’ın başkenti Taşkent, Orta Asya’nın en dinamik başkentlerinden birisidir…
Nüfûsun büyük çoğunluğu Özbeklerden müteşekkil olup, ülke sınırları içinde 130 civarında değişik etnik grup vardır. Bunlara mensup halkların önde gelenleri arasında Ruslar, Tatarlar, Kazaklar, Tacikler, Karakalpaklar yer almaktadır. [İnşâallah yarın da aynı konuya devâm etmek istiyoruz.]