Pîr Ali Efendi

Pîr Ali Efendi, büyük âlim ve velî İmâm-ı Birgivî hazretlerinin babasıdır. Kabri Balıkesir’dedir. On altıncı yüzyılda yaşadı. Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
İnsanlar içinde rûhları en yüksek ve en olgun olanları, Peygamberlerdir “aleyhimüssalâtü vesselâm”. Bunlar hatâ etmekten, şaşırmaktan, gafletten, hıyânet etmekten, taassub ve inâddan ve nefse uymaktan ve garez, kin bağlamaktan masûmdurlar. Peygamberler, Allahü teâlânın kendilerine bildirdiği şeyleri söylerler ve açıklarlar. Onların bildirdikleri din bilgileri, emirler ve yasaklar hep doğrudur. Hiçbiri bâtıl, bozuk değildir.
Peygamberlerden sonra insanların en yüksek ve en olgun olanları, Peygamberlerin sahâbîleridir. Çünkü bunlar, Peygamberlerin sohbetinde yetişmiş, olgunlaşmış, temizlenmişlerdir. Hep, Peygamberlerden işittiklerini bildirmişler ve açıklamışlardır. Bunların da bildirdiklerinin, hepsi doğrudur. Bunlar da yukarıda bildirdiğimiz kötülüklerden mahfûzdurlar. Taassub ile, inât ile birbirlerinin sözlerine karşı gelmemişler, nefslerine uymamışlardır. Bunların, âyet-i kerîmeleri ve hadîs-i şerîfleri açıklamaları, Allahü teâlânın dînini Onun kullarına bildirmek için ictihâd etmeleri, Allahü teâlânın bu ümmete büyük bir ihsânıdır ve sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselâma merhametidir…
Eshâb-ı kirâmdan sonra, insanların en üstünleri, Eshâb-ı kirâmı gören ve onların sohbetinde yetişen Müslümânlardır. Bunlara, (Tâbi’în) denir. Bunlar, bütün bilgilerini Eshâb-ı kirâmdan almışlardır.
Tâbi’înden sonra, insanların en üstünleri, Tâbi’îni gören ve onların sohbetinde yetişen Müslümânlardır. Bunlara (Tebe’ı tâbi’în) denir. Bunlardan sonra gelen asırlarda, kıyâmete kadar bulunan insanların en üstünleri, en iyileri de, bunlara tâbi olan, bunların bildirdiklerini öğrenip, yollarında bulunan Müslümânlardır.

CÂHİLLERE ALDANMAMALI!
Selef-i sâlihînden sonra gelen din adamlarının arasında sözleri, işleri Resûlullahın ve Selef-i sâlihînin bildirdiklerine uygun olup, i’tikâdda ve amelde bunların yolundan hiç ayrılmayan zekî, akıllı ve İslâmiyyetin hudûdlarını aşmayan bir kimse, başkalarının kötülemesinden korkmaz. Onlara uyarak doğru yoldan ayrılmaz. Câhillerin sözlerine uymaz. Aklına uyarak, müctehid imâmların dört mezhebinden dışarı çıkmaz.