Pîr Şükrullah Halvetî

Pîr Şükrullah Halvetî hazretleri, Osmanlı devrinde yaşamış evliyadandır. Afyon-Sandıklı’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1473 (H.878) senesi Azerbaycan-Bakü’de vefât etti. Hocası Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin türbeleri yakınında defnedilmiştir.
Bu mübarek zat, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Belâ, kemend-i mahbûbdur [sevgilinin, âşıkını kendine çekmek için gönderdiği kemenddir]. Âşıkları, sevgiliden başka şeylere bakmaktan koruyan bir kamçı gibidir. Âşıkları, sevgiliye döndürür. O hâlde, dertlerin, belâların dostlara gönderilmesi lâzımdır. Belâlar, dostları, sevgiliden başka şeylere düşkün olmak günâhından korur. Başkaları, bu nimete lâyık değildir. Dostları, zorla sevgiliye çekerler. İstediklerini dert ve belâ ile çekerler ve onu mahbûbluk derecesine yükseltirler. İstemediklerini başıboş bırakırlar. Bunların içinden, saâdet-i ebediyyeye lâyık olan, kendisi doğru yola gelip, çalışarak, uğraşarak, lutuf, ihsâna kavuşur. Böyle yapmayan, başına gelecekleri düşünsün!
Görülüyor ki, seçilenlere, belâ çok gelir. Çalışanlara, uğraşanlara o kadar çok gelmez. Bunun içindir ki, seçilmişlerin reîsi, beğenilmişlerin, sevilmişlerin baş tâcı olan Peygamberimiz “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm”, (Benim çektiğim acı gibi, hiçbir Peygamber acı çekmedi!) buyurdu. O hâlde, dert ve belâlar, öyle usta bir kılavuzdur ki, dostu dosta, şaşmadan kavuşturur. Sevgiliden başkasına bakmakla onu lekelemekten korur. Ne kadar şaşılır ki, âşıklar, hazînelere, milyonlara mâlik olsa, hepsini verip, dert ve belâ satın alır. Aşk-ı ilâhîden haberi olmayan, dert ve belâdan kurtulmak için, milyon harc eder.

O ÜZÜNTÜ, GÖRÜNÜŞTEDİR!..
Bazan, dostlar, dert ve belâ gelince, üzülüyor. İstemediği anlaşılıyor. O üzüntü ve isteksizlik, görünüştedir. Tabîaten, maddesindendir. Bu isteksizliğin fâideleri vardır. Çünkü, bu isteksizlik olmasa, nefs ile cihâd, düşmanlık edilemez. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” vefât edeceği zamân, görülen sıkıntısı, nefs ile cihâdın son parçaları idi. Böylece, son nefesi de düşman ile mücâdelede geçmiş oldu. Ölüm ânında en şiddetli mücâdeleyi yaptı. İnsanlık sıfatları, tabîat istekleri kalmadı. Mübârek nefsini tam itaate, hakîkî itmînâna getirdi. O hâlde, belâ, aşk ve muhabbet pazarının dellâlıdır. Muhabbeti olmayanın dellâl ile ne işi olur. Dellâlın buna ne faydası olur ve bunun gözünde Dellâlın ne kıymeti vardır?..

Comments are closed.