Rabbim daha şefkatli

Rabbim daha şefkatli



Câhiliye devrinde Arabistan’da “vahşî bir âdet” vardı ki; doğan kız çocuklarını diri diri kuma gömerlerdi.

Bir karı-koca vardı…

Bir kızları olmuştu…

Aynı şeyi onlar da yapmışlardı, ama ikisi de îmân edince; o yaptıklarını hâtırlayıp gözyaşı dökerlerdi!

Efendimiz bunu işitti.

O ikisinin yanına gitti.

Onları sevindirecekti.

Onlarla birlikte o bebeğin gömüldüğü yere gittiler… Efendimiz kızın ismini öğrendi.

Ve ona ismiyle hitap etti:

“Ey filân kızı filâne!”

Kabirden cevap geldi:

“Buyur yâ Resûlallah!”

“Ey kızım! Annen baban senin için gözyaşı döküyorlar! İster misin ki duâ edeyim; dirilip annene babana kavuşasın?”

Cevap tez geldi.

Ama menfî idi.

“İstemem yâ Resûlallah! Burada çok rahatım, iyi ki dünyâdan kurtulmuşum. Ben, Rabbimi; onlardan daha merhametli buldum” diyordu.

Onlar bunu duydular.

Sevince gark oldular.

● ● ●

Bir gün de Peygamber Efendimiz Sebir Dağı’na çıkmıştı.

Dağdan “bir ses” geldi.

Kulak verip dinledi.

“Ey Allah’ın Resûlü!” diyordu.

Etrâfına bakındı.

Kimsecikler yoktu…

Ses dağdan geliyordu…

Ve “Yâ Muhammed! Lütfen inin üzerimden… Zîrâ burada müşrikler size bir zarar verirlerse Rabbim beni azarlar” diyordu.