Rabbimizin bize en büyük nimeti

Rabbimizin bize en büyük nimeti



Peygamber göndermek ve kitap indirmek Rabbimiz için bir görev ve zorunluluk değildir. Fakat insanların peygamberlere ve kitaplara ihtiyacı vardır!.. Rabbimizin bize en büyük nimeti de budur.

 

Kitap, sözlükte “yazmak yazılı belge” anlamına gelir. Terim olarak ise Allahü teâlânın kullarına yol göstermek aydınlatmak üzere peygamberlerine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmiş şekline denilir. Çoğulu “kütüb”dür.

Hıristiyan ve Yahudilere ilahi kitap olarak İncil ve Tevrat gönderildiğinden onlara “Ehl-i kitap” denilmiştir. Bu kitaplara da “semâvi kitaplar” denilir.

Kitaplara iman Allah tarafından bazı peygamberlere kitap indirildiğine ve içinde yazılanların tamamen doğru ve gerçek olduğuna inanmaktır… Kitaplara inanmanın imanın şartlarından biri olduğu bilinmelidir.

Her ilahi kitap bir peygamber aracılığı ile gönderilmiştir. Kendisine kitap gönderilen peygamberler de ondaki emir ve yasakların uygulanmasını göstermiş ve bunların yaşanabilir olduğunu ortaya koymuştur. İlahi kitaplardan bir kısmı tamamen kaybolmuş, bugün için elimizde ondan hiçbir eser kalmamıştır. Semâvi kitapların içinde yalnız Kur’an-ı kerim hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da bu özelliğini sürdürecektir.    

Bu mübarek ayda ve Kadir Gecesinde nazil olan Kur’an-ı kerim, kendinden önceki kitapları tasdik etmiş, fakat onların koymuş olduğu bazı hükümleri kaldırarak, yeni hükümler getirmiştir. Mümin olabilmek için hazret-i Peygambere ve ona indirilen Kur’an-ı kerime uymak şarttır. Buna göre ehli kitabın mümin diye nitelenebilmesi ve kurtuluşa erebilmesi için peygamberimiz aleyhisselâm ve Kur’anın hükümlerini gönülden benimsemesi gerekmektedir.

Peygamber göndermek ve kitap indirmek Rabbimiz için bir görev ve zorunluluk değildir. Fakat insanların peygamberlere ve kitaplara ihtiyacı vardır. Rabbimizin bize en büyük nimeti de budur. Dünyada kavuştuğumuz nimetler azdır ve geçicidir. Bize ebedi saadeti de ihsan etmek istiyor. Cennete giden yolu aklımızla bulamazdık. Yalnız aklımızla kalsaydık; dünyaya nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi bilemezdik. Rabbimizin sıfatlarını öğrenemezdik. İmanın altı şartından biri olan meleklere ve ahiret gününe iman edemezdik. Gerçi insan yaratılırken birtakım yeteneklerle donatılmıştır. Bu sayede biraz da olsa kendisi çevresi ve diğer yaratıklar hakkında malumat sahibi olabilir. Fakat bütün bunlar sınırlı ve kendi gücü nispetindedir. İnsanın gücünü aşan hususlarda ilahi yardıma, vahye ve mukaddes kitaba olan ihtiyacı inkâr edilemez. İnsanın bu ihtiyacını en iyi bilen Allahü teâlâ kullarına bir lütuf ve ihsan olarak peygamberleri vasıtası ile kitaplar indirmiş ve yol göstermiştir. Rabbimize ne kadar hamd etsek azdır…

Comments are closed.