Ramazan Bayramı çok yaklaştı…

Mübârek Ramazân ayı çabucak gelip-geçiverdi, neredeyse bitmek üzere. Bu ayı takîb eden Şevvâl ayının birinci günü “îd-i fıtır” yâni “Ramazan Bayramı”nın birinci günü, 10 Zilhicce de “îd-i adhâ” ya’nî “Kurbân Bayramı”nın birinci günüdür.
Bazı zamanlar benzerlerine nazaran çok daha kudsî, mukaddes ve mübârektir. İşte dînî bayramlarımız, bu mübârek günlerimizdendir. İslâmiyette bayram günleri, Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanından beri, husûsî bir şekilde kutlanagelmiştir. Bütün İslâm devletlerinde de bugüne kadar kutlanarak gelmiştir.

BAYRAMLARIN MÂNÂ VE ÖNEMİ
Peygamber Efendimiz; “Ramazân ayının son günü Allahü teâlâ, oruç tutanları affeder” buyurunca, Eshâb-ı kirâm, “Yâ Resûlallah, o gün Kadir Gecesi mi?” diye suâl ettiler. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
“Bilmez misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir.”
Bayram günü sabâh namazı vakti olduğu zaman, Allahü teâlâ meleklere emreder. Onlar yeryüzüne inerler. Sokak başlarını tutarlar. İnsanlar ve cinnîlerden başka bütün mahlûkâtın duyacağı bir sesle nidâ ederler. Derler ki:
-Ey ümmet-i Muhammed, kalkınız! Rabbiniz büyük ihsânlarda bulunuyor, çok günâhlar affediyor.
Mü’minler, bayram namazı kılmak üzere câmi ve mescidlere toplandıkları zaman, Allahü teâlâ meleklere hitâp eder:
-İşçi çalışınca karşılığı nedir?
Melekler derler ki:
-Ücretinin ödenmesidir!
Şânı yüce olan Allah buyurur ki:
-Sizi şâhit tutuyorum ki, Ben onlara sevâb olarak rızâmı ve mağfiretimi verdim.
Bir hadîs-i şerîfte de buyuruldu ki:
“Bayram sabâhı Müslümanlar, namaz için câmilerde toplanınca, Allahü teâlâ, meleklere; ‘İşini yapıp ikmâl edenin karşılığı nedir?’ diye sorar.
Melekler de; ‘Ücretini vermektir’ derler.
Allahü teâlâ da; ‘Siz şâhit olun ki, ramazândaki oruçların ve namazların karşılığı olarak kullarıma kendi rızâmı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve celâlim hakkı için istediklerinizi veririm’ buyurur.”
Bu mükâfâtları bilen bir Müslümân nasıl sevinmez ve bayram etmez ki? Bayram günleri sevinmek, neş’elenmek gerekir. Tabîî ki ramazân gittiği için değil, ramazân ayında tuttuğumuz oruçlar sebebiyle günâhlarımız affolduğu için, büyük sevâp ve nimete kavuştuğumuz için bayram yapacağız. Böylece, Müslümânların bir arada sevinme ve kaynaşma günleri olan bayramlarla, İslâm toplumunun kültür mîrâsı olan güzel örf, âdet ve geleneklerimiz nesilden nesile aktarılmış olur.

MELEKLERİN VERDİĞİ MÜJDE
Sevgili Peygamberimiz buyuruyor ki:
“Ramazan Bayramı günü melekler yolların kenarında durarak bayram namazına gidenlere şu müjdeyi verirler:
Ey mü’minler topluluğu! Size mükâfâtlar, hayırlar ve bol bol ni’metler verecek olan Kerem ve İhsân sahibi Rabbinizden isteyiniz. Zîrâ O, size geceleri ihyâ etmenizi emretti, siz yaptınız. O size gündüz oruç tutmanızı emretti, siz de tuttunuz. O size Rabbinize itâat etmenizi emretti, siz de itâat ettiniz. Öyle ise bahşîşinizi, mükâfâtınızı alınız. Namazdan sonra bir melek de şöyle nidâ eder: Biliniz ki ey mü’minler! Bugün şüphesiz mükâfât günüdür, günâhlardan kurtuluş günüdür ve ayıplardan temizlenme günüdür.”
Hazret-i Ali bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neş’elenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, “Bugün bayramımızdır” dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali de; “Günâh işlemediğimiz günler de, bizim bayramımızdır“ buyurdu.
Yine Müslümân, rûhunu teslîm edeceği zaman rahmet meleklerini, Cennetteki ni’metleri görüp onları görmenin zevkiyle gülerek can verince, bu vaktin de Müslümânın bayramı olduğu bildirilmiştir.
Ayrıca İslâm büyükleri, bir Müslümânın, Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri de bayram kabûl etmişlerdir.