Rebî’ bin Süleymân

Rebî’ bin Süleymân rahmetullahi aleyh, İmâmı Şafiî hazretlerinin talebelerindendir. 174 (m. 790) senesinde doğup, 270 (m. 884) târihinde vefât etmiştir. Mısır’da, İbn-i Tolun Câmii’nde ilk hadîs-i şerîf yazdıran odur. Kendisi bu câmide müezzin idi. İmâm-ı Şafiî hazretleri: “Rebî’ bin Süleymân kadar, kimse bana hizmette bulunmamıştır.” buyurmuştur. İmâm-ı Şafiî’den rivâyet ettiği sözlerden ba’zıları:

“Kime nasîhat edilir de, bu nasîhatten istifâde etmezse, o kimsenin iyilikten nasîbi yoktur. Malayanîye (dünyâ ve âhıretine fâide vermeyen şeylere) dalan kimse kınanır ve ayıplanır.”
“Doğru ve yalan, ciddî ve şaka olsun, yemîn etmem.”
İmâm-ı Şafiî hazretleri, yemekte şunlara dikkat etmeyi söylerlerdi: “1. Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak. 2. Yemek koyacak bir sahan, bıçak ve kepçe bulundurmak. 3. Sağ ayağı dikip, sol ayak üzerine oturmak. 4. Lokmayı küçük almak. 5. Ağza alınan lokmayı iyice çiğnemek. 6. Parmağa sürülen yemeği yalamak. 7. Büyüklerden önce, yemeğe eli uzatmamak. 8. Önünden yemek. Az konuşmak ve yemek yiyenlerin yüzüne bakmamak.”
“En fâideli zâhire (azık) takvâ, en zararlısı, başkalarına düşmanlıktır.”
“İmâm-ı Şafiî, hasta olmuştu. Yanına gittim. “Allahü teâlâ, zayıflığını kuvvetlendirsin” dedim. Bunun üzerine bana: “Eğer Allahü teâlâ, benim zayıflığımı arttırsaydı, ben ölürdüm” dedi. O zaman ben: “Vallahi, bu sözümle iyiliğinizi kastettim” dedim, İmâm-ı Şafiî bana, “Ben kesin olarak inanıyorum ki, kötüler mahiyette de söylesen, sen yine de bu sözünle iyiliğimi kastedersin. (Ben senin sözünde kötülük kastedeceğini düşünmem)” Bir rivâyette İmâm-ı Şafiî hazretleri Rebî’ye, “Allahü teâlâ senin kuvvetini arttırsın. Zayıflığını azaltsın” şeklinde şöyle demiştir:
“Kardeşlik ve dostluğunda samimî olan kimse, kardeşinin kusur ve ayıplarını örtüp, bunları affeder.”
“İlmi sevmeyende hayır yoktur. Böyle kimselerle dostluk ve bağlılığını kes. Çünkü, ilim kalblerin hayâtı, gözlerin aydınlığıdır.”
“Bütün düşmanlıkların aslı, kötü kimseler ile dostluk etmek ve onlara iyilik yapmaktır.”
“Kendini bilmeyene ilim öğreten, ilmin hakkını zâyi etmiş olur. Lâyık olandan ilmi esirgeyen de, zulmetmiş olur.”

Comments are closed.