“Ressam baharatçı” oldum…

“Ressam baharatçı” oldum…



Baharatçılık ustalık gerektirmiyor. Biri bana “ileride baharatçı olacaksın” dese gülerdim…

 

 

Baharat firmasının pazarlamacılığına başlamıştım. Zaman içerisinde “bu işi niçin kendim yapmıyorum ki?” diye düşünce oluştu bende. Sermaye? Yok… Sıfır sermayeyle işin içine girdim. Eşin dostun sayesinde moral buldum, araç tesisat vb. oluşturdum.

Sıra gelmişti en önemli işe… Yaptığım baharat ürününün bir markası olmalıydı…

Nasıl ki her firmanın bir markası varsa benim baharat firmamın da bir markası niçin olmasındı? Şöyle orijinal güzel hoş bir marka ne olabilirdi? Düşündüm düşündüm rahmetli annemin anısını yaşatayım dedim. Annemin ismi Fatma’ydı ona bizim orada “Ato” derlerdi. Acaba “ATO” diye bir marka olur mu? Gittim bununla ilgili bir başvurumu yaptım. Dediler ki bu bir markadır zaten… Ankara Ticaret Odasının markasını söylemek yeterli mi?

E ne yapacağız? Vaz mı geçeceğiz? Biz sekiz kardeşiz… Dedim ki kardeşlerimin sayısını da eklersem ne olur? “Ato8” olur…  E böyle olur mu? Olur…

Markamız alınmıştı… Eşin dostun sayesinde makinem alınmıştı… İş yerim açılmıştı… Şimdi ne kalıyordu geriye?

Ürünlerimi pazarlamak… Tamam ben iyi bir pazarlama ağı öğrenmiştim. İyi de pazarlamacı olmuştum. Ama kendi ürünümü ilk defa pazarlayacaktım… O zaman fark ettim piyasanın acımasızlığını… O zaman fark ettim rekabetteki inanılmaz stratejik hedefleri… O zaman bir kere daha fark ettim kalitenin her şeyden önce geldiğini…

Profesyonel firmaların niçin tercih edildiğini… O firmalara rağmen piyasada yer edinmenin inanılmaz zorluğunu hatta imkânsızlığını…

Hani derler ya “Zor olanı hemen yaparız, imkânsız biraz zamanımızı alır…”

Ben ki bir portredeki saç tellerini tek tek çizecek kadar sabırlı ve hassas isem, bu konuda da sabırlı ve hassas olabilirim…

Önce kendimi bir sorguladım? Sen ne iş yapıyorsun arkadaş? Baharatçıyım… Ürünlerim kalitedir… Esnaflığım dürüstlük üzerinedir. Hile hurda ürünlerimde yoktur. O hâlde müşteri seni zaman içinde arar bulur… Sen “rızkı veren Allahtır” de, rızkı Allahtan iste… Gerisi gelir…

En hoş olan şey…

Gerçekten de dost ve müşterilerimin ilgisiyle, Rabbimin yardımıyla ailemin ve çocuklarımın desteği çalışanlarımın samimiyetiyle Rabbim bizi bugünlere kadar getirdi… Biri bana “ileride sen baharatçı olacaksın” dese gülerdim. Şimdi ise bir çuval kekiğe şöyle karşıdan bakayım kaliteli midir, kalitesiz midir anlarım. Yani işini sevdiğin zaman bir şekilde öğreniyorsun…

        Ercan E.-Tekirdağ