Resulullah çok mütevazıydı

Allah’ın Sevgilisi gayet edepliydi ve gayet mütevazı.
Herhangi Müslümanla müsafaha ettiğinde o kişi elini ayırmadıkça mübarek elini ayırmaz, o yüzünü çevirmedikçe yüzünü ondan çevirmezdi…
Sabah namazını mescitte kıldırıp dışarı çıktığında Medine çocukları başına üşüşür; su dolu kaplarını önüne uzatarak mübarek parmağını o sulara daldırmasını isterlerdi.
Bazen de kış olurdu…
Hava soğuk, su soğuk.
Yine de isteklerini yapardı… Küçük bir kız çocuğu, mübarek elinden tutup bir iş için götürseydi, gider ve işini hâllederdi.
Çok da şefkatliydi.
Bir gün Enes bin Mâlik ile bir yere gidiyorlardı. Üzerinde bir paltosu vardı ve Yemen kumaşındandı.
Arkadan cahil bir köylü geldi.
Mübarek yakasından tuttu.
Ve kuvvetle çekti… Öyle ki paltonun yakası çizip iz yaptı mübarek boynunda… Meğer zekât malından bir şeyler istiyecekmiş.
Efendimiz üzüldü!
Ama hiç kızmadı.
Hiç de azarlamadı…
Sadece tebessüm edip bir şeyler verilmesini emretti Eshaba, o kadar…
İşte şefkat budur.
Merhamet bu…
Uhud’da kâfirler, öldürmek maksadıyla vurup bir dişini kırdılar da yine kızmadı.
Aksine acıdılar.
Ve onlar için “Yâ Rabbî!.. Bilmiyorlar… Bilseler yapmazlar… Sen onları affeyle” diye dua buyurdular.