Resulullah’a saldırı

Reformcu keramete inanmıyor. Mucizeleri açıktan inkâr edemiyorsa da, ters bakarak diyor ki: (Gelenekçi âlimler, Peygamberi öyle yüceltiyorlar ki, yüzlerce mucizesi görüldü diyerek, âdeta mucize peygamber gibi gösteriyorlar. Onun da bir insan olduğu dikkate alınmıyor, günah işlemediği söyleniyor, beşer üstü bir dereceye yükseltiliyor.)
CEVAP: Gelenekçi demekle İslam âlimlerine hakaret ediliyor. Peygamber efendimizi yücelten İslam âlimleri mi, yoksa Allahü teâlâ mı? Mucizeyi yaratan Allahü teâlâ değil mi? Resulullah’ın çok mucize göstermesini tenkit etmek Allahü teâlâya saldırmaktır. Kim ne demiş de, beşer üstü gösterilmiştir? Bu tamamen iftiradır. Mucizelerinden bahsetmek beşer üstü mü göstermek olur? Bütün din kitaplarında, mucizeleri Allahü teâlânın yarattığı bildiriliyor. Âlimler değil, sıradan bir Müslüman bile, mucizeyi Peygamberlerin yaratmadığını bilir.
Resulullah efendimiz beşer, ama seyyid-ül beşerdir, bütün kâinatın efendisidir, âlemlere rahmettir. Cihanda, yaratılmışların içinde, eşi benzeri yoktur. Allahü teâlâ, ona sayısız mucizeler vermiştir. Bin tane mucizesi görüldüğü muteber eserlerde yazılıdır.
Taşların, ağaçların Resulullah’la konuşmaları, mübarek parmakları arasından su akması, işaretiyle putların yere düşmesi, körlerin gözünü açması, pek çok hastalıkları iyi etmesi, geçmişte ve gelecekte, kimsenin bilmediği şeyleri haber vermesi ve bunlara benzeyen daha nice mucizeleri vardır. (İsbat-ün-nübüvve)
(Mucize peygamber) tabiri de çok tuhaf! Her peygamber mucizeyle gönderilir. Mucizeyi ayıp bir şey gibi göstermek çok çirkindir. Evliyadan keramet görülmesi şart değildir, ama Peygamberlerin mucize göstermesi şarttır. Hangi peygamberin mucizesi görülmedi ki?
Günah işlediğini söylemesi de dehşet vericidir. Sadece bizim peygamberimiz değil, hiçbir peygamber günah işlemez, çünkü Peygamberliğin yedi vasfı vardır: 1- Emanet, 2- Sıdk, 3- Tebliğ, 4- Adalet, 5- İsmet, 6- Fetanet, 7- Emn-ül azl. Bunlardan ismet, küçük veya büyük, hiçbir günah işlememek demektir. (İtikadname)
Peygamberlerin hepsi de küçük, büyük günahlardan ve çirkin hallerden beridir, fakat onların sürçmeleri yani zelle vaki olmuştur. (Fıkh-ı ekber)
Zelle, doğrular içinde en doğruyu bulamamak demektir, günah değildir.