Resûlullahı vesile ederek istemek…

Resûlullahı vesile ederek istemek…

Kemik çorbası da ne ki?

Basra Kadısı Ebû Hasen, bir şafak vakti kalkınca, gözünün görmediğini fark etti. Namazdan sonra Resûlullahı vesile edip yardım istedi…   Ebû Nasr Rûyânî hazretleri Şafiî mezhebi usûl ve fürû âlimidir. İran’daki  Rûyân şehrinde doğan Ebû Nasr hazretleri, 505 (m. 1117) yılında vefât etti. Resûlullah efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) vesile ederek Allahü tealadan bir şey istemek hakkında buyurdu ki: Sâlih Ebû Zekeriyyâ İskenderânî, Resilî’den nakletti: Medîne-i münevverede Resûlullahın hareminde idim. Bu sırada Bâb-ür-rahme’den gelen bir geyik gördüm. Tam Resûlullah efendimizin Kabr-i şerîflerinin karşısında durdu. Resûlullaha selâm verir gibi başı ile îmâ ediyor, fakat uzakta duruyordu. Gözleri yaşlarla dolmuştu. Resûlullaha hürmet ve taziminden dolayı, Resûlullahın hareminden çıkıncaya kadar sırtını dönmeden geri geri gitti. Haremden çıkınca, dönüp uzaklaştı. Biz de bunu hayretle seyrettik. Bu geyiğin, Resûlullahın serbest bıraktığı geyiğin soyundan olduğunu anladık… Ebû Katâde’nin (radıyallahü anh) gözü, savaşta yanağı üzerine akmıştı. Resûlullaha gelip arz edince, Resûlullah gözü yerine koydu ve Ebû Katâde’nin gözü eskisinden daha iyi görmeye başladı. Basra Kadısı Ebû Hasen, bir şafak vakti kalkınca, gözünün görmediğini fark etti. Namazdan sonra Resûlullahı vesile edip yardım istedi. Şaşkınlıktan uykusu gelip yattı. Rüyâsında, Resûlullahı gördü. Resûlullah, mübârek ellerini onun gözüne sürdü. Sabahleyin kalkınca, gözü görmeye başladı. Ondan sonra onun gözü herhangi bir şeyden asla zarar görmedi. Şerîf Kâsım bin Zeyd bin Ca’fer Hüseyn çok büyük âlim idi. Sol eli kırılmış, sağ eli çıkmıştı. Geceleri uyku uyuyamaz olmuştu. Yorgunluktan bir gece kendinden geçti. Rüyâsında üç zât gördü. Onlara kim olduklarını sorunca, içlerinden biri; “Ben Ebû Bekr’im, bu Ömer (radıyallahü anhüma), bu da Resûlullahtır” dedi. Ben, şiddetli bir şekilde ağlamaya başladım. Sonra; “Yâ Resûlallah, hâlimi görüyorsun” dedim. O zaman Resûlullah; kırık kolumu eline aldı. Mübârek elini, kırık elime sürdü. “Zeytinyağı ile elini yağla! Benim ile ve Ehl-i beytimle tevessül et” buyurdu. Ben; “Ne diyeyim yâ Resûlallah?” diye sordum. Resûlullah; [Allahümme, innî es’elüke bi-câhi Muhammedin ve Ehl-i beytihi indeke illâ afiyeti] de!” buyurdu. Ben de öyle duâ ettim. Sabah olunca elime baktım, üzerinde sargı vardı. Sargıyı çözdüm. Resûlullahın bereketiyle elimin iyileşmiş olduğunu gördüm. Resûlullahın emrine uymuş olmak için, elime zeytinyağı sürdüm.

Comments are closed.