Resulullahın güzel ahlakı -3-

Mekke’de Rügâne isminde meşhur bir pehlivan vardı. Resûlullah ile şehir hâricinde, karşılaştı. “Ya Rügâne! Niçin Müslüman olmuyorsun?” buyurdu. “Peygamber olduğuna bir şâhidin var mı?” dedi. “Seninle güreş edelim. Sırtın yere gelirse, iman eder misin?” buyurdu. “Evet, iman ederim” dedi. Daha, başlangıçta, Rügâne’nin sırtı yere gelince, şaşkına döndü. “Bir yanlışlık oldu, tekrar edelim” dedi. Böylece, üç kere, sırtüstü yıkıldı. Rügane şöyle dedi: “İman etmeye niyetim yok idi. Sırtımın yere geleceği hatırımdan bile geçmemişti. Şimdi, kuvvetinin benden daha çok olduğuna şaştım ve çok beğendim” diyerek, sürüsünün yarısını Resûlullaha hediye edip, ayrıldı.

Resûlullah, sürü ile Mekke’ye doğru giderken, Rügâne koşarak geldi ve;

-Ya Muhammed! Mekkeliler, bu sürüyü nereden buldun? Derlerse, ne cevap verirsin? dedi.
-Rügâne hediye etti derim, buyurdu.
-Ne için hediye etti derlerse?
-Onunla güreştik. Sırtını yere getirdim. Kuvvetimi beğendi de verdi, derim.
-Aman öyle söyleme! Şanım şerefim yok olur. Sözlerim hoşuna gitti de verdi desen iyi olur.
-Hiç yalan söylememek için Rabbime söz verdim, buyurdu.
-Öyle ise, sürüyü geri alırım, dedi.
-Alırsan al! Rabbimin rızası için, bin sürü feda olsun, buyurdu… Rügâne Resûlullahın bu imanına, doğruluğuna âşık olup hemen (Kelime-i şehadet) söyleyerek Müslüman oldu…
Lüzumsuz ve faydasız bir şey söylemezdi. Lâzım olunca, kısa, faydalı ve manası açık olarak söylerdi. İyi anlaşılması için bazen üç kere tekrar ederdi.
Bekçileri, kapıcıları yoktu. Herkes kolayca yanına gelip, derdini anlatırdı… Kendisinden bir şey istendiğinde yok dediği hiç işitilmedi. Var ise verir, yok ise sükût ederdi… Bir yemeği beğenmediği işitilmedi. Beğendiğini yer, beğenmediğini yemez ve bir şey söylemezdi… Yemeğe besmele okuyarak başlardı. Sağ eli ile yerdi… Suyu yavaş yavaş, besmele ile başlayarak üç yudumda içer, sonunda (Elhamdülillah) der ve dua ederdi…
Hediyeyi kabul ederdi. Ekseriyetle karşılığını ziyadesi ile verirdi… Evinde ayna, tarak, sürme kabı, misvak, makas, iğne, iplik eksik olmazdı. Yolculukta bunları beraber götürürdü… Her işinde sağdan başlamayı, sağ eliyle yapmayı severdi. Yalnız, sol eliyle taharetlenirdi.
Yatsıdan sonra, gece yarısına kadar uyuyup, sonra sabah namazına kadar ibadet yapardı… Sağ yanına yatar, sağ elini yanağı altına kor, bazı sureler okuyup uyurdu…
Üzüldüğü zaman, hemen namaza başlardı. Namazın lezzeti, safası ile gamı giderdi…
Gıybet edenin, yani başkasını çekiştirenin sözünü asla dinlemezdi.

Comments are closed.