Rezil olan sihirbaz!..

Muhammed Bahrak hazretleri, Hindistan’da yetişen velîlerin büyüklerinden ve Şâfiî mezhebi fıkıh âlimidir. Hadîs, nahiv, sarf ve tıb ilimlerinde büyük âlim idi. 1465 (H.869) senesi Mart ayında Hadramût’ta doğdu. 1524 (H.930) senesinde, Hindistân’da vefât etti…

SULTAN HÜRMET EDERDİ
Muhammed Bahrak hazretleri, Hindistan’a gitmişti. Hind Sultanı Muzaffer, Muhammed Bahrak’a çok ilgi gösterdi ve hürmet etti. Bir gün Hindistan’da bir vezîrin meclisinde idi. O mecliste bir Hind sihirbâzı vardı. Kendi dîninin üstünlüğünü göstermek ve orada bulunanların îmânlarını sarsmak için sihirbâzlığını göstermeye kalktı. Oturduğu yerden yükselip, havada bağdaş kurup oturdu. Bu hareketi karşısında herkes hayretler içinde kaldı. Muhammed Bahrak bu duruma çok üzüldü. Hemen, orada bulunan bir maymuna, sihirbazı îmâ etti. Maymun, bu işâret üzerine yerinden fırlayıp, sihirbaza vurmaya başladı. Onu havadan yere indirinceye kadar vurdu. Sihirbazın sihri bozulup, rezîl oldu…

“HALÎFELERİNİZ KİMLERDİR?”
Muhammed Bahrak hazretleri vefatından kısa bir zaman önce sohbetinde buyurdu ki:
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâ, halîfelerime rahmet etsin.” Denildi ki: “Yâ Resûlallah! Sizin halîfeleriniz kimlerdir?” “Sünnetimi ihyâ edenler ve onu Allahü teâlânın kullarına öğretenlerdir” buyurdu. Yine buyurdu ki: “Yâ Ebâ Hüreyre! Sen insanlara benim sünnetimi öğret ki, kıyâmet gününde senin için parlak bir nûr olsun. Önce ve sonra gelenler sana gıpta etsin.” Yine buyurdu ki: “Ben insanlarla, onlar ‘Lâ ilâhe illallah’ diyene kadar savaşmakla emrolundum. İnsanlar bunu (Kelime-i tevhîdi) söyleyince, benden kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Ancak İslâmiyetten doğan haklar bundan müstesnâdır. Onların hesapları ise (kalblerindekini bilen) Allahü teâlâya âittir.” Yine buyurdu ki: “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunların yalnız biri Cennet’e girecek, ötekilerin hepsi Cehennem’e gidecektir.” Yine buyurdu ki: “Şefâatim, Kelime-i şehâdeti ihlâs ile söyleyen, dili kalbini, kalbi de dilini tasdîk eden kimse içindir.” Bu tür haberler çoktur. Daha fazlasını söylersek söz uzar. Allahü teâlâya ve Resûlüne îmân etmiş olan mümin ve îtikâdı düzgün bir kimseye bu anlattıklarımız yeter…