Şa’bân ayının üstünlüğü

Bugün, “Üç Aylar”ın birincisi olan Receb ayının son günündeyiz. Yarın da dînimizin kıymet verdiği mübârek aylardan ikincisi olan Şa’bân ayı başlıyor… Berât gecesi de bu ayın onbeşinci gecesidir. Yâni ondördüncü günü ile onbeşinci günü arasındaki gecedir. Allahü teala kavuşmamızı nasib eylesin…
Böyle mübarek gece, gün ve aylarda çok tevbe, istigfâr etmeli, yalvarıp af ve âfiyet istemeli, bu günleri fırsat bilmelidir.
Allahü teâlâ, Şa’bân ayını, Resûlullah efendimize mahsûs kılmıştır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Şâ’ban-ı şerîf, benim kendime mahsûs bir aydır. Hak teâlâ hazretleri Arş-ı a’lânın meleklerine azamet-i şâniyle buyurur ki: “Ey benim meleklerim, gördünüz mü, benim kullarım Habîbimin ayına nasıl ta’zîm ve hürmet ediyorlar. İzzim, celâlim hakkı için ben de kullarımı afv-ü mafiretime nâil eyledim.”)

KAZA ORUCU OLANLAR…
Şa’bân-ı şerîfte imkânı olup, gücü yetenlerin oruç tutmasının çok sevap olduğu bildirilmiştir. Yalnız bu oruçları tutarken, harâmlardan, günah işlemekten de çok sakınmalıdır.
Kazancına dikkat etmeli, helâlden kazanmalıdır. Bu aylarda oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin veya iş sahiplerinin, Ramazan-ı şerîfe kuvvetli girmek için oruç tutmamaları daha iyidir. Çünkü, Ramazan orucu farzdır. Nâfile için, farzı elden kaçırmamalıdır.
Kazâ borcu olanlar, bu ayda tutacakları oruçlara, kazâ olarak niyyet etmelidir. Böylece, hem kazâ borcu ödenmiş olur, hem de bu ayda tutulmasının sevabına kavuşulmuş olur.
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:
(Her kim Şa’bân-ı şerîfte bir gün oruç tutsa, o kul Cehennem azâbında kurtulup, dünya ve âhıret için istediği mertebe ve dereceye vâsıl olur. Eğer iki gün tutarsa, kabirde bir melek ona arkadaş olur. Şâyet üç gün tutarsa Hak teâlâ hazretleri, o kulu kıyâmet gününde velîler kısmına ilhak edip, Cennet-i a’lada cemâlini o kula müyesser kılar.)
Hazret-i Aişe vâlidemiz buyurdu ki:
“Resûlullahın, hiçbir ayda Şa’ban ayından daha fazla oruç tuttuğunu görmedim. Hemen hemen Şa’ban ayının tamamını oruçlu geçirirdi.”
Ramazandan sonra en fazîletli orucun hangisi olduğu suâl edilince Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Şa’bân ayında tutulan oruçtur.)
Şa’ban-ı şerîf, hayırların çoğaldığı, bereketlerin indiği, hatâların terk edildiği, günahların örtüldüğü bir aydır. Bu ayda Peygamber efendimize çok salevât-ı şerîfe getirmelidir. Gafletten uyanıp, tevbe istigfâr etmeli ve bu şekilde Ramazan ayı için hazırlanmalıdır…

“Ey Müslümanlar!”

Peygamber efendimiz, Şa’bân ayının son günü bir hutbesinde şöyle buyurdu:
– Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece ki bu Kadir gecesidir, bin aydan daha faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmış gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır.
Bu ayda mü’minlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftâr verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevap verilir.
Resûlullahın bu hutbesini dinleyen Eshâb-ı kirâm, dediler ki:
– Yâ Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftâr edecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz. Bu büyük sevaptan mahrum mu kalacağız?
Resûl aleyhisselâm, Eshabına şöyle cevap verdi:
– Bir hurma ile iftâr verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikrâm edene de, bu sevap verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu Cehennemden âzâd olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların yâni işçinin, me’mûrun, askerin ve talebenin vazîfesini hafîfletenleri Allahü teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır.

Comments are closed.