Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki…

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfildirler. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim.”
Bilindiği üzere, Kur’ân-ı kerîmin iki türlü nüzûlü/inişi var: Birincisi Levh-i mahfûza inişi, diğeri de semâ-i dünyâya ve oradan Peygamber Efendimize inişi. Birincisi Berât gecesinde olmuş, ikincisi ise Kadir gecesinde başlamıştır.
Berât gecesi, Şa’bân ayının on beşinci gecesidir. Ya’nî 14 Şa’bânın bittiği günün gecesidir. [Ondördüncü günü ile onbeşinci günü arasındaki gecedir.]
Cenâb-ı Hak, ezelde hiçbir şeyi yaratmadan önce her şeyi takdîr etmiş, dilemiştir. Bunlardan bir yıl içinde olacak (doğumlar, vefâtlar, terfîler, tenzîller… gibi) her şeyi, Şa’bân ayının onbeşinci (Berât) gecesinde meleklere bildirir.
Âişe validemiz buyuruyor ki: “Resûlullahın, hiçbir ayda, Şa’bân ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şa’bânın tamâmını oruçla geçirirdi.) [Buhârî]
Şa’bân ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman, Resûlullah Efendimiz buyurdu ki: “Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfildirler. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim.” [Nesâî]
Her sene, Şa’bân ayının on beşinci (yanî Berât) gecesinde, o senede olacak şeyler, ameller, ömürler, ölüm sebepleri, yükselmeler, alçalmalar, yanî her şey Levh-i mahfûzda yazılır. Tefsîrlerde, Kur’ân-ı kerîmin, Levh-i mahfûza bu gece indirildiği bildirilmektedir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu gece çok ibâdet, çok duâ ederdi.
Bir rivâyette, Hazret-i Âişe validemiz, “Yâ Resûlallah, Allahü teâlâ seni günâh işlemekten muhâfaza buyurduğu halde, neden Berât gecesinde çok ibâdet ettin?” diye sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
“Ben, şükredici bir kul olmayayım mı? Bu yıl içinde doğacak her çocuk, bu gece deftere geçirilir. Bu yıl içinde öleceklerin isimleri, bu gece özel deftere yazılır. Bu gece herkesin rızkı tertip olunur. Bu gece herkesin amelleri Allahü teâlâya arz olunur.” [Gunyetü’t-Tâlibîn]
Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki: “Şa’bân-ı şerîfin onbeşinci gecesi olunca, o geceyi ihyâ ediniz ve gününde oruç tutunuz! (Ya’nî Şa’bânın 15. gecesini ibâdetle, gündüzünü de oruçla geçirin!) Muhakkak ki, Allahü teâlâ, “Mağfiret olunmak isteyen (Af isteyen) yok mudur, mağfiret edeyim? (Affedeyim.) Rızık isteyen yok mudur, rızık vereyim. Derde müptelâ olan (Dertli) yok mu, sıhhat, afiyet vereyim? Ne isteyen varsa, istesin vereyim. Kim ne isterse vereyim!” buyurur. Bu hâl sabâha kadar devâm eder.” [İbn-i Mâce]