Sadaka vermenin fazîleti

Peygamber Efendimiz, yemîn ederek buyuruyor ki: “Sadaka vermekle mâl, aslâ noksânlaşmaz.” [Taberânî] Ayrıca, “Bir melek, ‘(Yâ Rabbî!) İnfâk edenin mâlının bedelini ver; cimrilik edip vermeyenin de mâlını telef et’ diye duâ eder“ buyurmaktadır. [İbn-i Hibbân]
Mâlımızın noksânlaşmayacağı, hattâ artacağı garanti edildiğine göre, cömertlikten korkmamâlıyız. Böylece îmânımızın da kuvvetli olduğu ortaya çıkacaktır. Cömerdin îmânının kuvvetli, cimrinin ise îmânının zayıf olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Cömertlik, îmân sağlamlığından ileri gelir. Îmânı sağlam olan Cehenneme girmez. Cimrilik, [îmândaki] şüpheden ileri gelir, böyle kimse de Cennete giremez.” [Deylemî]
Sadaka vermenin fazîleti çoktur. Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki:
“Çok sadaka verenin rızkı bollaşır ve duâsı kabûl olur.” [İbn-i Mâce]
“İlmi olan ilminden, mâlı olan da mâlından sadaka versin” [İbn-i Sünnî]

BİRE YEDİYÜZ ALMAK
Allah rızâsı için verilen zekât ve sadakanın, yapılan iyiliklerin karşılığı, verenin ihlâs derecesine göre, bire ondan bire yediyüze kadar, hattâ daha fazla olur. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: “Mâllarını, Allah yolunda harcayanların hâli, yedi başak bitiren ve her başağında yüz tane bulunan bir tohuma benzer. Allah dilediğine daha fazla da verir. O vâsi’ [tâkat ve kudret sâhibidir, ihsân ettiği şeyler Ona darlık vermez] ve alîmdir [her şeyi, hâliyle, hakîkat ve özüyle bilicidir. İnfâk edenin niyetini, ihlâslı olup olmadığını ve infâk kudretini bilir].” [Bakara, 260]
Mallarını, Allah yolunda harcayanlara birçok müjdeler vardır. Allahü teâlâ, meâlen buyuruyor ki: “Gece-gündüz, gizli-açık, Allah yolunda mâllarını infâk edenlerin, Rableri katında mükâfâtları vardır. Bunlar için korku ve üzüntü yoktur.” [Bakara, 247]
Mâlı hayra harcama, başkalarına ihsânda bulunma ve hediyenin fazîleti çok büyüktür. Az veya çok sadaka vermeye gayret etmelidir. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: “Allahü teâlâ, ‘Biz, mâlı insana, ibâdet etmesi için ihsân ettik’ buyurdu.” [İ. Ahmed]
İhsân etmek ve hediye vermekle ilgili hadîs-i şerîflerden bazıları da şöyledir:
“İhsân kapısını açana, Allah, dünyâ ve âhiret hayrını verir.” [İbn-i Cerîr]
“Ana-babanıza ihsân ederseniz, çocuklarınız da size ihsân ederler.” [Taberânî]
“Komşuna ihsânda bulun ki, [kâmil] mü’min olasın.” [Tirmizî]
“İdârecilerin ihsânını, ihsân olarak kaldığı sürece alın.” [Ebû Dâvûd]
“Vermeyene ihsânda bulunanı, Allahü teâlâ Cennete koyar.” [Hâkim]
“Hediye, Allah tarafından gönderilen güzel bir rızıktır.” [Hâkim]
Kendisini ve çoluk çocuğunu perîşân edecek kadar çok sarf etmek doğru değildir. Allahü teâlâ, cömert olan sâlih kimseleri överken buyuruyor ki: “Onlar, (mallarını) sarf ederken isrâf ve cimrilik etmezler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” [Furkân, 67]
Hattâ mümkünse fakîr de, az da olsa sadaka vermelidir. Fakîrin az sadaka vermesi, zenginin çok sadaka vermesinden daha kıymetlidir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Genç, sıhhatli olan bir kimsenin, parası da yokken, fakîrliğe düşme korkusu içinde verdiği sadaka, sevâp bakımından daha büyüktür.” [Müslim]

DİKKAT EDİLECEK HUSÛSLAR
Sadaka verirken, akrabâyı görüp gözetmek daha sevâptır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Fakîre verilen sadaka bir sadaka iken, akrabâya verilen sadaka, hem sadaka, hem de sıla-i rahim olmak üzere iki sadakadır.” [Nesâî]
“En fazîletli sadaka, kin güden yakınına verilendir.” [Taberânî]
Sadakayı, isteyen dilencilere değil, muhtâç olup isteyemeyen fakîrlere vermek gerekir. İsteyici olan, hiçbir zaman sıkıntıdan kurtulamaz. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: “İsteyici, darlığa düşer.” [İmâm Ahmed]
“Dünyâyı âhirete tercîh edenin sıkıntısı hiç eksilmez, ihtiyâçtan kurtulamaz, doymak bilmeyen bir hırsa kapılır.” [Taberânî]
Sadakayı, riyâ korkusu varsa, gizli vermelidir. Peygamber Efendimize, “Ya Resûlallah! Hangi sadaka daha fazîletlidir?” diye sorulunca, “Az mâldan gizli verilen sadaka” buyurup, “Eğer sadakayı açık verirseniz güzel olur; gizli verirseniz, sizin için daha hayırlıdır” meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu. (Taberânî)

Comments are closed.