Sâdıklar ile berâber bulununuz!

Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak için çalışana sâlih denir. Bu sevgiye kavuşmuş olana ârif veyâ velî denir. Başkalarının da kavuşmalarına vâsıta olana  mürşid, bunların üçüne de sâdık denir. 

İslâmiyete uyan kimseye Müslümân denir. Allahü teâlâ, Müslümânların, birbirlerini sevmelerini, inkâr edenleri de sevmemeyi emretti. Bunun için, Hubb-i fillah yani Allahı sevenleri sevmek ve Buğd-i fillah yani Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemek, îmânın şartı oldu.Tövbe sûresinin 119. âyetinde meâlen;
(Ey îmân edenler! Allahü teâlânın râzı olmadığı işlerden sakınınız ve sâdıklar ile berâber bulununuz!) buyurulmuştur.
Bu âyet-i kerîme, sâdıklarla, sâlihlerle yani iyi kimselerle berâber olmayı emretmektedir. Dînimiz, âlim, evliyâ ile berâber bulunmayı, Resûlullah efendimizin yolunu bunlardan öğrenmeyi istemektedir. Peygamber efendimiz;
(Sâlihler düşünüldüğü, zikedildiği zamân, Allahü teâlâ merhamet eder) buyurmuştur. Hazret-i Ebû Bekir;
“İnsanlara ihsân etmek ve sâlihler ile berâber bulunmak  fazilettir” buyuruyor. Hazret-i Alî ise; 
“En iyi rehber sâlih amellerdir. Arkadaşın iyisi, güzel huydur. Terbiye edicilerin en iyisi ölümdür” buyurmuştur.
GAM, KEDER VE ÜZÜNTÜ!..
Ahmet Siyâhî hazretleri, oğluna hitaben yaptığı nasihatte buyuruyor ki:
“Ey oğul! Dünyâya sarılmış ona gönül vermiş olanlarla bulunma. Onlarla sohbet ve berâberlik gam, keder ve üzüntü getirir. Bu, tecrübe ile sâbittir. Onlar senden faydalanırlar ise de sen onlardan faydalanamazsın. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymayan, nefsinin arzu ve isteklerine uymuş kimselerle berâber olma. Böyle kimseler gizli düşman olup, insanın yüzüne karşı dalkavukluk yaparlar, gıyabında, arkadan ise aleyhinde bulunurlar. Onların yanına gelerek oturmalarına bakıp aldanma. Maksatları senden mânen faydalanmak olmayıp dünyâlık maksatlarına, mal ve mevki elde etmeye seni vesîle, âlet etmek içindir. Bir kusur ettiğinde, hakkında kötülük düşünenlerin ve düşmanlarının en azılısı olurlar. Zamânındaki insanları tecrübe ettiğinde, onlarda bundan başka bir özellik bulmayacaksın.
Ey oğul! Sana sadâkat, bağlılık iddiasında bulunanların, yaptıkları iyilikleri başına kaktıklarını görürsün. Çünkü sadâkat ve bağlılık adına yaptıkları az bir iyilik karşılığında ağır, pek fazla bir hizmet ve karşılık beklerler, çok şey ümit ederler. Bu ümitlerine bir defa olsun müsaade etmezsen derhal, gösterdikleri sevgi, sadâkat ve bağlılıklarını bırakırlar. Çok defa onların isteklerinden yakanı kurtaramaz, arzularının hâsıl olması yolunda boşuna dînini ve şerefini fedâ etmiş, yüz suyu dökmüş olursun.
Ey oğul! Eğer sana hakîkî dost arkadaş lâzım ise, Allah için sevenlerle beraber ol. Böyle kimselerden dostluk ve kardeşlik bağı kurduğun kimseye, muhtaç olduğunda ihtiyacından fazla malın varsa ver. Yahut onu kendinle beraber tut veya kendine tercih et. Beraber olduğunuzda ve arkasından ayıplarını ört ve gizle. Kusuru olduğunda sabır ve tahammül et. Hayatta iken ve vefat ettiğinde onu hayırla an.
Herkese bilhassa sana karşı olanlara yumuşaklık, alçak gönüllülük, güler yüzlülük ile davranmaya gayret et. 
Sana, Rabbinden alıkoyan dünyalığa makam ve mevkiye kalbinin meyletmemesini tavsiye ederim. Çünkü nefis, hevâ, nefsin arzu ve istekleri, şeytan ve dünya, insanın dört düşmanı olup, herbirine karşı kullanılacak harb âletleri vardır.
SONSUZ OLARAK ÖLMEK!..
Nefsin silahı tokluk, hapishanesi açlıktır. Hevânın silahı, çok konuşmak; sükût, konuşmamak ise, onun zindanıdır. 
Dünyânın silahı insanlarla fazla berâber olmak, onlar arasında fazla bulunmak, çâresi yalnızlık ve onlardan uzak kalmaktır. Şeytanın silâhı gaflet yâni Allahü teâlâyı unutmak; ona karşı tedbîr, Allahü teâlâyı anmak ve hatırlamak, Onun büyüklüğünü düşünmektir. Zikir, Allahü teâlâya kavuşmakta en kısa yoldur.”
Netice olarak, dünyâya düşkün olanlarla arkadaşlık etmek, onlarla görüşmek, öldürücü zehirdir. Bu zehirle öldürülen kimse, sonsuz olarak ölür. Onlarla görüşmekten, arslandan kaçar gibi, hattâ dahâ çok kaçmalıdır. Arslan insanın yalnız cânını alır. Bu da, âhırette faydalı olur. Dünyâya düşkün olanlarla berâber olmak ise, insanı sonsuz felâkete ve zarara sürükler.

Comments are closed.