Şafiî fıkıh âlimi: Zeynüddîn Bilfiyâî

Zeynüddîn Bilfiyâî rahmetullahi aleyh, Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. 681 (m. 1282)’de Mısır’da doğdu. 749 (m. 1348)’de orada vefât etti.  Derslerinde bazı dini mevzulardan şöyle bahsetti:
Çalışma ve tevekkül bahsinde buyuruyor ki: “Ehl-i sünnet i’tikâdında, kul, ihtiyâç ve sıkıntı içerisinde ise, çalışması farz olur. Allahü teâlâya tevekkül etmek elbette farzdır. Fakat, çalışmakla insan tevekkülü terk etmiş olmaz. Tevekkül, sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi Allahü teâlâdan beklemek, O’na güvenmek, rızkın O’ndan olduğunu bilmektir.”
Şeytanın insana tesîri babında buyuruyor ki: “Şeytanın insana tesîri iki türlü olur. Birincisi, insanlara bâtıni yönden zarar ve vesvese verir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Muhakkak ki şeytan, insan vücûdunda kan gibi deveran eder, dolaşır. Ben, sizin kalbinize onun bir şey (kötü düşünce) atmasından korkarım.” Şeytanın insana tesîrinin ikinci şekli de şöyledir ki; isyan ve günah olan fiilleri insanlara güzel göstermeye çalışır. En’âm sûresinin 43. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki: “Hiç olmazsa azâbımız onlara geldiği zaman (kibri terk edip, tevâzu ile) yalvarsalardı! Fakat, kalbleri katılaşmış ve şeytan da, yapmış oldukları amelleri (ma’siyetleri) onlara süslü göstermişti.” Şeytanların bizi görüp, bizim onları göremememizin hikmeti şudur ki; şeytanlar çok çirkin mahlûklardır. İnsanlar onları görebilselerdi, çok iğrenirler, yemekten ve içmekten kesilirlerdi.”
Hesâb ve mîzân hakkında buyuruyor ki: “Mîzân, hesâb, sırat, havz, şefaat haktır, olacaktır. Allahü teâlâ A’râf sûresinin 8. âyet-i kerîmesinde meâlen buyurdu ki: “Kıyâmet gününde amellerin vezn olunması (tartılması) haktır. Kimin hasenatı (iyilikleri), seyyiâtından (kötülüklerinden) ağır gelirse, işte o kimse felah bulup kurtuluşa erenlerdendir.” Herkesin yaptığı iyilik ve kötülük, Allahü teâlâ tarafından bilindiğine göre, mîzân kurulup, iyilik ve kötülüklerin tartılmasındaki hikmet nedir? diye sorulursa, cevap olarak deriz ki, Allahü teâlâ, kullarının yaptıklarını elbette bilir, fakat kul, yaptığı fiillerin hepsini bilmez. Cennetlik veya Cehennemlik olduğunu, ona amellerinin hepsini göstermekle bildirirler.