Şâh Abdürrahim Dehlevî

Şâh Abdürrahim Dehlevî hazretleri, Hindistan velîlerindendir. 1719 (H.1131) senesinde vefât etmiştir. Meşhûr hadîs âlimi Şâh Veliyyullah Dehlevî hazretlerinin babasıdır. Oğlu Şâh Veliyyullah Dehlevî’ye şöyle anlatmıştır:
Peygamber efendimizin; “Ben daha melihim. Kardeşim Yûsuf (aleyhisselâm) daha sabihdir” buyurduğunu işittim. Bunu duyunca, hayret ettim. Çünkü melâhet daha çok âşıkları mest eder. Yûsuf aleyhisselâmı gören kadınlar parmaklarını kestiler. Resûlullah’ı görenlerde böyle bir hal görülmedi, diye düşündüm. Peygamber efendimizi rüyâda gördüm. Bu husûsu sordum. Buyurdu ki: “Benim güzelliğim insanların gözlerine örtülüdür. Eğer açık olsaydı, insanlar Yûsuf’u (aleyhisselâm) görünce yaptıklarından daha çoğunu yaparlardı.”
Şâh Abdürrahim Dehlevî hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Kur’ân-ı kerîmi doğru, güzel okumak için, mûsikî öğrenmeye lüzûm yoktur. Tecvîd ilmini öğrenmeye lüzûm vardır. Âlimlerin çoğuna göre, Tecvîd ilminde, harflerin ağızdaki yerleri, medler, harflerin uzatma mikdârları ve dahâ birçok şeyler öğrenmeden okunan Kur’ân-ı kerîm, doğru olmaz ve ezân ve namâz sahîh olmaz.
Kur’ân-ı kerîmi okunamayacak kadar küçük harflerle yazmak, böyle küçük Kur’ân-ı kerîm almak günâhtır. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmi okumak, dinlemek, içindekileri, öğrenip yapmak için gönderdi. Kur’ân-ı kerîmi okunamayacak kadar küçük yazmak, ona hakâret etmek olur. Böyle mushafları almak, taşımak, Hristiyanların putları gibi, altın mahfaza içinde boyuna takmak, fâidesizdir ve çok günâhtır.
Âyet-i kerîmeleri ve Allahü teâlânın isimlerini, yerde serili şeyler ve seccâdeler üzerine yazmak tahrîmen mekrûhtur. Paralar üzerine yazmanın mekrûh olduğu bildirilmiştir.

MİLLETİ KANDIRDILAR!..
Eshâb-ı kirâm ve Tâbi’în-i izâm “aleyhimürrıdvân” zamânlarında, paralar üzerine mübârek kelimeler yazılmadı. Çünkü, para, alışveriş vâsıtası olduğundan, muhterem değildir, hakîrdir. Üzerlerine resim koymak câiz olur. Ehl-i sünnet olmayan hükûmetler, meselâ Fâtımîler, Resûlîler gibi, mu’tezile mezhebinde olup, Müslümân ismini taşıyan, fakat İslâmiyyete uymayan hükümdârlar, para üzerine âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf yazmışlardır. Milleti kandırmak, Müslümân görünmek için yaptıkları hîlelerden biri de bu idi. Din âlimleri [ya’nî Fükahâ-ı ızâm], muhterem kelimeleri, paralara değil, mezâr taşlarına bile yazmaya izin vermemiştir…