Şâh Velî Ayntabi

Şâh Velî Ayntabi hazretleri büyük velîlerdendir. Gaziantep’in Oğuzeli ilçesine bağlı Ağaçhöyük köyünde doğdu. Halvetî şeyhi Yâkûb Efendinin sohbetlerine katıldı ve talebesi oldu. Kısa zamanda hocasından icâzet aldı. 1591 (H.1000) senesinde vefât etti. Kendi adıyla anılan câminin bahçesine defnedildi. Bir sohbetinde buyurdu ki:

Allahü teâlâ, her şeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lâzımdır. Meselâ, buğday hâsıl olması için tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lâzımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü teâlânın bu âdeti içinde meydâna gelmektedir. Allahü teâlâ, sevdiği insanlara, iyilik, ikrâm olmak ve azılı düşmanlarını aldatmak için, bunlara, hârikulâde olarak, yani âdetini bozarak, sebepsiz şeyler yaratıyor. Her insanda nefis vardır. Nefis Allahın düşmanıdır. Hep kötülük yapmak ister. İslâmiyete uymak istemez. İslâmiyete uyanların nefisleri temizlenir, düşmanlıkları kalmaz. Açlık çeken, sıkıntılı yaşayan kâfirlerin nefisleri ise zayıflar, kötülük yapamaz. Bunun için, evliyada ve papazlarda hârikulade işler hâsıl olur. Bu hârikulade işler şunlardır:
1- Peygamberlerden “aleyhimüsselâm” tam temiz oldukları için âdet-i ilâhiyye dışında ve kudret-i ilâhiye içinde şeyler meydana gelir. Buna “mucize” denir. Peygamberlerin “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în” mucize göstermesi lâzımdır.
2- Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” ümmetlerinin evliyasında, nefislerinin kötülükleri kalmadığı için âdet dışı meydana gelen şeylere, “keramet” denir. Mutezile itikadında olan bozuk kimseler kerâmete inanmadı. İmâm-ül-haremeyn ve İmâm-ı Ömer Nesefî ve birçok âlimler, kerametin câiz olduğunu ispât etmişlerdir. Evliyânın kerâmet göstermesi lâzım değildir. Bunlar, kerâmet göstermek istemez. Allahü teâlâdan utanırlar.
3- Ümmet arasında, velî olmayanlardan meydâna gelen âdet dışı şeylere, (firâset) denir.
4- Fâsıklardan, günâhı çok olanlardan zuhûr ederse “istidrâc” denir ki, derece derece, kıymetini indirmek demektir.
5- Kâfirlerden zuhûr edenlere ise “sihir” yani büyü denir.