Sâlihlerle sohbet etmek

Allahü teâlâ, insanlarda kendine yaklaşmak ve kendini tanımak istidâdını, kabiliyetini yaratmıştır. Bu istidâdın, kabiliyetin miktârı herkeste başkadır. Bu sebeple her Müslümanın, kendisine verilen kabiliyet miktarınca, Allahü teâlânın rızâsını, sevgisini kazanmak için çalışması lâzımdır.

Bunun için öncelikle doğru bir îmâna sahip olmalı, itikâdını ehl-i sünnet itikâdına göre düzeltmelidir. Sonra farzları, vâcipleri yapmalı, harâmlardan, şüphelilerden kaçınmalı ve her zamân Allahü teâlâyı zikretmelidir. Hadîs-i şerîfte;
(Cennettekiler, en çok, dünyâda Allahü teâlâyı zikretmeden geçirdikleri zamânlar için üzülürler) buyuruldu. 
EN LÜZUMLU ŞEY!..
Bunun için, boş zamânlarda hep Kelime-i tevhidi çokça okumalıdır. Bundan sonra kalan zamânlarda, âhıret adamları ile, sâlihlerle görüşmeli, sohbet etmelidir. Sâlih kimse bulamayan, bunların kitâplarını arayıp, bulmalı, bunları okumalıdır. Mürtedlerle, bid’at sâhipleri ile, fâsıklarla arkadaşlık etmemeli, bunlarla oturmamalıdır. Harâm işleyenlere fâsık denir. Din câhilleri ile, dünyâya düşkün olanlarla görüşmemelidir. Bunlarla görüşmek, insanın bâtınını yani kalbini, rûhunu harâb eder. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Dünyâ hayâtı pek kısadır. Bunu en lüzûmlu şeyde kullanmak gerekir. Bu en lüzûmlu şey de, kalbini toparlamış olanların yanında bulunmaktır. Hiçbir şey sohbet gibi faydalı değildir. Resûlullah efendimizin Eshâbı, sohbet ile, başkalarından dahâ üstün oldular. Peygamberlerden başka herkesten, hattâ Veysel Karânî’den ve Ömer Mervânî’den dahâ üstün oldular. Hâlbuki Veysel Karânî ile Ömer bin Abdül’azîz bin Mervân son dereceye yükselmişler ve sohbetten başka kemâlâtın hepsine varmışlardı. Bu büyükler, Resûlullahı görmekle, melekle birlikte bulunmakla, vahyi ve mu’cizeleri görmekle, îmânları görerek inanmak oldu. Bu saydığımız üstünlükler, bütün başka üstünlüklerin temelidir, kaynağıdır. Eshâb-ı kirâmdan başkası bunlara kavuşamamıştır. Veysel Karânî, sohbetin bu üstünlüklerini bilseydi, hiçbir şey onu sohbetten alıkoyamazdı. Bu üstünlüğe kavuşmak için her şeyi bırakırdı.”
Birleşik kaplar gibi, mü’minler bir araya geldiği zaman istese de istemese de Allahü teâlânın sevgisi mutlaka kalbden kalbe geçer. Ancak, üç kişi bundan istifâde edemez: 
Birincisi; Allahü teâlâya inanmayan, inkâr eden kâfirler.
İkincisi; üstadları Peygamber efendimize kadar silsile yolu ile ulaşan hocasını inkâr edenler.
Üçüncücü; üstadları Peygamber efendimize kadar silsile yolu ile ulaşan hocasını imtihân etmeye, denemeye kalkanlar.
Bu üç sınıfın kalbine aşk, muhabbet giremez, kalbleri kararır. Bunlar etrafına zarar verir. Hatta kabirlerinden bile zulmet gelir. Onun için Peygamber efendimiz, ilk zamanlar eshâb-ı kirâma kabir ziyâretini yasak etmiş, daha sonra Müslümanlar da vefât ettikten sonra serbest bırakmıştır. 
Okunacak kitaplara da çok dikkat etmelidir. Çünkü kitabın içindekilerden daha çok yazarı mühimdir. Kalbden çıkanlar kalblere tesir eder. İtikâdı bozuk olan insanların yazdığı kitapları okuyanlar, yazarından etkilenip itikâdı bozulabilir. Din Büyükleri;
“Pis borudan şifâ gelmez” buyurmuşlardır. Vücûdumuzun gıdâsını almakta dikkat ettiğimiz gibi rûhumuzun gıdâsını almakta da dikkat etmeliyiz, hatta daha çok dikkatli olmalıyız. Rûhun gıdâsı ilimdir, dindir, ibâdetlerdir. Bedene bozuk gıdâ alan ölür, fakat rûha bozuk gıdâ alan, îmânını kaybeder. Yemeğin nasıl ki temiz olmasına dikkat ediyorsak, okuyacağımız kitabı da iyi seçmeliyiz. Yazan, yazdığından önemlidir.
AZ BİR ZAMAN BİLE!..
Netice olarak, evliyanın, sâlihlerin sohbetinde bulunmak, zikirden ve diğer nâfile ibâdetden dahâ faydalıdır. Eshâb-ı kirâm, birbirlerini görünce, biraz benimle otur. İmânımı tâzeleyeyim derlerdi. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretleri; 
“Evliyâ yanında geçen az zamân, faydalıdır yüz yıllık takvâdan” buyurmuştur.
Muhammed Pârisâ hazretleri, Risâle-i kudsiyye kitâbında buyuruyor ki:
“Yûsuf-i Hemedânî hazretlerine, kâmil, olgun bir rehber bulamazsak, ne yapalım dediler. Her gün onların kitâplarını okuyunuz buyurdu. Şimdi, selâmete, saâdete kavuşmak için, İmâm-ı Rabbânî hazretlernin Mektûbât kitâbını okumalıdır.”