Şamlı Âlim Hibetullâh Muhammed el-Hatîb

Hibetullâh Muhammed el-Hatîb hazretleri tefsir ve Şafii fıkıh âlimidir. 1244 (1828) yılında Şam’da doğdu. Tahsil hayatına babasından ders ala­rak başladı. Sonra da Nuriyye Medresesi’nde ve Emeviyye Camiinde sürdürdü. İcazet alarak çok talebe yetiştirdi. 1311 (m. 1893)’de Şam’da vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Dünyaya gönül bağlamanın kötülenmesi ve âhiret için daha çok çalışılması hususunda vârid olan âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle berâber, İslâm dîninde, ilim, fen ve ticâreti emreden, bunlar için çalışmayı teşvik eden nice emirler, âyet-i kerimeler vardır. Nitekim Kur’an-ı kerimde, Nisâ sûresinin yirmidokuzuncu âyetinde meâlen şöyle buyurulmaktadır: (Ey îman edenler! Mallarınızı [fâiz ve kumar gibi İslâmiyetin haram kıldığı] bâtıl yollarla yemeyiniz. Ancak birbirinizden râzı ve hoşnût olarak [ticâret ile] ola.)
Bekara sûresinin ikiyüzyetmiş beşinci âyetinde meâlen: (Allahü teâlâ bey’i ve ticâreti helâl ve ribâyı [fâizi] ise haram kılmıştır) buyurulmuştur. Âl-i imrân sûresinin ondördüncü ve onbeşinci âyetlerinde de meâlen: (Kadınlardan, kantarlarla altın ve gümüşten ve en güzel atlardan, davarlardan, [sığırlardan, develerden] ve ekinden yana olan, nefsin arzularına muhabbet, insanlar için tezyîn olundu [süslendi]. Bunlar ise, dünya hayatının geçici menfaatleridir ve insanın en son gideceği yer, Allahü teâlânın indindedir. Ey Resûlüm, müminlere de ki: Bu dünya ziynetlerinden daha hayırlısını size haber vereyim mi? O dünya ziynetlerinden hazer edenler için Rableri katında, ağaçları altında [önünde] ırmaklar akan Cennetler vardır. Bunlar, orada devamlı kalacaklardır. Orada her ayıptan uzak, tertemiz zevceler ve en büyük nîmet olan Allahü teâlânın rızası vardır. Allahü teâlâ kullarının hâllerini ve yaptıklarını hakkı ile görücüdür) buyurulmuştur.
Nebe’ sûresinin onbirinci âyetinde meâlen: (Gündüzü kazanç zamanı kıldık [Tâ ki gündüzleri hayatınızda, yaşamanızda lâzım olan şeyleri kazanasınız.]) buyurulmuştur.
A’râf sûresinin onuncu âyetinde ise meâlen: (Sizi yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada pek çok maişet [geçim] vâsıtaları hazırladık. [Zirâat, ticâret ve çalışmakla yaşamanız için lâzım olan rızıklar yarattık.] Size verilen nîmetlere az Şükrediyorsunuz) buyurulmuştur.