Şereflikoçhisar’ın şerefli tamircisi

Şereflikoçhisar’ın şerefli tamircisi



“O yıllar bir başka güzel yıllardı… Bir yaz günü İstanbul’dan memleketimize sılairahim için yollardaydık…”
 

 

Arabamız kendi hâlinde, biz kendi hâlimizde takmışız oto teybimize bir kaset, dinliyoruz derinden derine… Emir Sultan kaseti vardı hani… Rüzgâr Halil vardı… Bir Fırtına Rıza geçemezdi onu… Trabzon’a kim erken varırsa vurgunu o vururdu… Ama bu heyecanlı yolculuğun içinde Emir Sultan hazretlerinin hayatı kulaklardan gönüllere nakış nakış işlenirdi…

Eh biz de kasetimizi dinleyerek giderken bizim otomobil yolda su koyuvermeye başlamıştı… Radyatör su kaynatıp dururken bir de şarj dinamosu çıkmıştı başımıza… Şarj etmiyordu işte… Oto şarj lambası ikide bir yanıyor, bizi çileden çıkartıyordu… Daha yolun yarısındaydık… “Bu böyle gitmez” dedik… “Yol yakın iken ve hazır şehir merkezinden geçiyorken bir oto tamircisine uğrayalım…”

Şereflikoçhisar şehir merkezi… Tam şerefli bir beldeymiş mübarek… Hiç bilmiyoruz, tanımıyoruz, rastgele çektik bir tamirhanenin önüne… Gençten bir usta…

-Selamünaleyküm kardeşim.

-Ve aleykümselam, buyur abi?

-İstanbul’dan geliyoruz, nasipse yolumuz Niğde’ye doğru… Lakin bu otomobil yolda su koyuverdi… Radyatör hararet yapıyor, bir de şarj dinamosu şarj etmiyor…

-Bakalım abi…  Siz şöyle biraz istirahat edin, biz arabayla ilgilenelim…

Biz çocuklarla birlikte tamirhanenin hemen yan tarafında bir gölgelikte dinlenirken tamirci genç, aracın başına geçti…

Tabii Emir Sultan kaseti de arabada teypte takılı… Ses de söz de tesir ediyor… Baktım tamirat işine başlarken teybi kapatmadı usta… Dinlemeye başladı…

Bizim için hiç mesele değil… Genç ustamız, bir taraftan sesi açmış kaseti dinliyor bir taraftan tamiratı yapıyor… Koca radyatörü söktü… İçinin pasını almak için şişledi filan; kaçak kısımlarını lehimle kaynak yaptı… Derken bir hayli uğraş verdi… Ardından şarj dinamosunu söküp baktı… Onunla da bir hayli uğraşıp çalışır hâle getirdi, taktı. Test etti… “Tamam abi” dedi.

Neredeyse bir, bir buçuk saat uğraşmıştı…

-Kardeş eline sağlık, borcumuz nedir?

Şöyle bir baktı:

“Abi şu arabadaki kasete bittim abi. Senin için de uygun ise o kaseti istiyorum.”

Kaset mi? Sana feda olsun. Arabada daha benzerleri de var. Al hepsinden birer tane. Şu birkaç tane de dinî kitap, okursun. Şimdi sen borcumuzu söyle:

-Borcun yok abiciğim. Bunlar yeter bana.

Ne kadar uğraşsam da para almadı o Şereflikoçhisar’ın şerefli tamircisi… Emir Sultan’ın hürmetine Rabbim her işini rast getirsin inşallah…
          Mehmet Önal-İstanbul

Comments are closed.