Şihâbüddîn Ahmed bin Ali

Şihâbüddîn Ahmed bin Ali, Kudüs’de yaşamış olan evliyânın büyüklerindendir. Şâfiî mezhebinde idi. Uzun süre Kudüs’teki Dâvûd aleyhisselâmın makâmında hizmette bulundu. 1561 (H.969) senesinde vefât etti. Vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Bir işin, bir ibâdetin sahîh olması için, dört mezhebden herhangi birine uygun olması lâzımdır. Ya’nî, o işin sahîh olması için, bir mezhebde uyulması lâzım olan şartların hepsine uygun olması lâzımdır. Bir ibâdeti yaparken, şartlarından biri bir mezhebe, başka biri de başka mezhebe uygun olursa, bu ibâdet sahîh olmaz. Meselâ, deriden kan akarsa, Hanefî mezhebinde abdest bozulur. Şâfi’î mezhebinde bozulmaz. Bir erkek, yabancı kadının derisine dokununca, Şâfi’îde, ikisinin de abdesti bozulur. Hanefîde ikisinin de bozulmaz. Derisinden kan aksa ve kadına da dokunsa, her iki mezhebe göre abdesti bozulur. Bu abdest ile kıldığı namâz sahîh olmaz. (Bunun abdesti, bir mezhebe göre sahîh olmadığı zamân, diğer mezhebe göre sahîh oluyor. Namâzı sahîh olur) denilemez. Bu kimse, iki mezhebi (Telfîk) etmekte, karıştırmaktadır. Böyle kimseye (Müleffık) denir. Müleffıkın ibâdetinin sahîh olmayacağı söz birliği ile bildirilmiştir…
Bir ibâdetin bir şartı bir mezhebe, başka şartı da başka mezhebe göre sahîh olursa, bu ibâdet sahîh olmaz. Abdest alırken, başının bir parçasını mesh eden kimse, köpeğe değdikten sonra namâz kılsa, bu namâzı sahîh olmaz. Çünkü, abdesti Mâlikîye göre sahîh değildir. Köpeğe dokununca, Şâfi’îye göre üstü necis olmuştur. Bunun gibi, tehdîd ile, zor ile yaptırılan talâk Hanefîde sahîh olur. Boşadığı kadının kız kardeşini alabilir. Şâfi’îde ise sahîh olmaz. Bunlar da (Telfîk) olur.

İHTİYAÇ OLDUĞU ZAMAN…
Fakat bir kimse, bir ibâdeti, bir işi, bir mezhebin bütün şartlarına uyarak yapıp bitirdikten sonra, bunu tekrâr yaparken veyâ başka bir ibâdeti, başka bir işi yaparken, başka mezhebin şartlarına uyarak yapması, âlimlerin çoğuna göre sahîh olur. İhtiyaç olduğu zamân yapmak ise, söz birliği ile sahîh olur. Hattâ bir mezhebin şartlarına uyarak yapılan bir işin, bir ibâdetin bu mezhebe göre sahîh olmadığı, başka bir mezhebe göre sahîh olduğu sonradan anlaşılsa, o mezhebe göre sahîh olduğunu düşününce, o mezhebi taklîd etmiş olur. O işi sahîh olur. Çünkü o ibâdeti kurtarmak için, mezheb taklîdine ihtiyâc hâsıl olmuştur…