Şimdi kadınlar gibi ağla oğlum!

Bugün, Avrupa’ya medeniyet götüren “Endülüs Emevi Devleti”nin yıkılarak (2 Ocak 1492) tarih sayfalarında yerini aldığı gündür…
Müslümanlar, büyük komutan Tarık bin Ziyad’la İspanya’ya girdiler. Kısa zamanda Endülüs İslam Devletini kurarak; Avrupalılara insanlığı, medeniyeti öğrettiler…
Endülüs’te ilim ve fen çok ilerledi. Saray ve devlet dâireleri birer ilim kaynağı oldu. Her memleketten ilim öğrenmek için Kurtuba’ya akın akın geldiler. Mükemmel bir tıp fakültesi kuruldu. Avrupa’da ilk yapılan tıp fakültesi budur…
Avrupa’da krallar ve devlet adamları, tedâvi için Kurtuba’ya gelir, gördükleri medeniyete, güzel ahlâka, misâfirperverliğe hayran kalırlardı. Kurtuba’da altı yüz bin kitap bulunan bir kütüphane yapıldı. Ayrıca emsâli pek az bulunan ince sanatlı saraylar, câmiler, bahçeler meydana getirildi…
Peki, böyle bir medeniyet nasıl yıkıldı? Çünkü insanlar bu medeniyetin lokomotifi olan İslâm ahlâkını, Allahü teâlânın emirlerini bıraktılar. Din yerine felsefî inançlara sarıldılar. Yalnız ilim ve fennin tek başına kendilerini hedefe götüreceğini zannettiler… İlk yıllarda Hristiyanlara tesir eden Müslümanlar bu sefer onların etkisi altında kaldılar… Kurtuba doğumlu İbn-i Rüşd Endülüs’te Aristo’nun vârisi oldu. Onun eserlerini şerh etti ve Ehl-i sünnet itikadını tahrip etti. Böyle oldukları için de devlet çöktü.

Daha sonra, İspanyollar, Gırnata şehrini de alıp Müslümanları kılıçtan geçirdiler… Son Sultan Ebu Abdullah, ailesiyle birlikte  Gırnata’dan ayrılırken hıçkırıklara boğulur.

Annesi Aişe Sultan o anda oğluna, tarihe geçen şu sözleri söyler:

-Ağla oğlum ağla! Zamanında savunamadığın vatanın için şimdi kadınlar gibi ağla!..
BİR AJANIN HATIRATINDAN…
Osmanlı devletini yıkmakla, hak din İslamı bozmakla görevli; Türkçe, Arapça ve Farsçayı ana dili gibi bilen İngiliz ajanı Hempher “Hatıratım” isimli eserinde (İngiliz Câsûsunun İ’tirâfları-Hakîkat Kitabevi) diyor ki:
“8 asırlık Endülüs’ü şaraba ve kumara alıştırarak, aralarına fitne ve fesat sokarak, Kur’an-ı kerim ve diğer İslam kaynaklarını (sünnet, icma-i ümmet ve kıyas-ı fukahayı) tartışır hâle getirerek ve dinlerinden kopararak yıktık. Osmanlı’yı ve diğerlerini de bu silahları kullanarak yıkacağız!..”
Hempher, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Müslüman devlet adamlarının etrâfına casuslarımızı yerleştirip, onlar vâsıtasıyla, Nâzırlığımızın arzûlarını tatbik etmek için, onları bu devlet adamlarının müsteşarları hâline getirmeliyiz…”
Evet, su uyur düşman uyumaz!..

Comments are closed.