Sırtında küfe ile tavaf eden genç!

Allahü teâlânın rızâsı, dinine bağlı olan ana-babanın rızâsına bağlıdır. Allahü teâlânın gazabı, dinine bağlı olan ana-babanın gazabındadır. Peygamber efendimiz “Cennet ana-babanın ayağı altındadır” buyurmuştur. Yâni, sana dinini îmânını öğreten ananın-babanın rızâsındadır. Bir kimsenin ana-babası zâlim olsalar dahi onlara karşı gelmek, onlara sert konuşmak câiz değildir. Çeşitli vesilelerle, onların elleri öpülüp, duâları alınmalı, haklarını helâl ettirmelidir. Ana-babanın, itâat lâzım olmayan emirlerini bir özür, bahâne bularak yapmamalı, sert muâmele yapmayıp, tatlı yumuşak söylemelidir. Allahü teâlâ buyurdu ki:
– Yâ Mûsâ, günâhlar içinde bir günâh vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür. O da, ana-baba evlâdını çağırdığı zaman emrini dinlememesidir… Yâ Mûsâ, ana-babasını râzı eden beni râzı etmiş olur. Ana babasını râzı edip bana âsî olan kimseyi dahi iyilerden sayarım.

Ana-babasına âsî olan, bana mûtî olsa bile, onu fenâlar tarafına ilhâk ederim.

Ana-baba, kızıp bir şey söylediği zaman onlara karşılık vermemelidir. Onların üzülüp bedduâ etmelerinden korkmalıdır. Yanlış bir iş yapıp onları üzünce hemen özür dilemelidir. İnsanın saâdeti ve felâketi onların kalplerinden gelen ve ağızlarından çıkacak olan sözdedir. Atılan ok tekrar geri gelmez. Onlar hayatta iken kıymetini bilip, hayır duâlarını almak lâzımdır. Vefâtlarından sonraki pişmanlık fayda vermez… Vefat etmiş iseler, arkalarından çok hayır hasenat yapmalıdır.

Onların akrabalarını, yakın dostlarını, ahbaplarını fırsat buldukça ziyaret edip, hâl hatır sorup gönüllerini almalıdır.

Din büyüklerimiz şu tehlikeye dikkat çekiyorlar: “İmânlı olup, Cehennemden en son çıkacak olanlar; ana-babasının İslâmiyete uygun olan emirlerine âsi olanlardır…”
***
Hasan-ı Basrî hazretleri, Kâbe’yi ziyâret ve tavâf ederken bir genç gördü ki, sırtında bir küfe vardı. Bununla tavâf ediyordu. Ona dönüp dedi ki:
-Arkandaki o yükü koyup öylece tavâf etsen daha iyi olmaz mı?
Genç, şöyle cevap verdi:
-Bu arkamdaki yük değil, babamdır. Bunu Şam’dan yedi kere buraya getirip tavâf ettirdim. Çünkü bana dinimi, îmânımı bu öğretti. Beni İslâm ahlâkı ile yetiştirdi.
Hasan-ı Basrî hazretleri bu kimsenin yaptığını çok beğendi ve buyurdu ki:
-Ey genç! Babanı kıyâmet gününe kadar böylece arkanda getirip tavâf ettirsen, fakat bir defa kalbini kırsan yaptığın hizmet boşa gider. Yine bir defa gönlünü yapsan, bu kadar hizmete mukabil olur.