Son ana kadar direnecektim

İlkokul 4. sınıfa gidiyordum. 1996 yılının başlamasına birkaç gün vardı. İlkokul öğretmenimiz sınıfa ders dışı bir konuşma yapıyordu:

“Çocuklar, sınıfça yılbaşı milli piyango bileti alacağız. Herkes 1000 lira verecek. Kimi insanlar “yok efendim bu kumar olur, günahtır falan” diyorlarmış. Ben inanmıyorum öyle olduğuna… Öyle bir şey yok… Herkes buna katılacak. Para vermeyenle de ben görüşeceğim.”
Öğretmenimiz inançsız bir kişiydi. Öğrencilerini resmen kumar oynamaya teşvik ediyor, yönlendiriyordu. 
Ne yapacağımı bilemiyordum. Ailemden aldığım dini terbiye gereği asla ve asla kumar oynamak istemiyordum. Hele öğretmenin bunu öğrencisi olarak bizlere mecbur hale getirmesi beni iyice ürkütmüştü… Çünkü ne de olsa ilkokula giden küçük bir çocuktum…
Zaten son derece gaddar bir yapısı vardı. Hiç çekinmeden öğrencisini sınıfın ortasında, okul bahçesinde nerde olursa olsun evire çevire döverdi. 
Kendi kendime şöyle karar verdim:
“Hiç değilse son ana kadar bu günaha ortak olmamak için direneceğim.” 
Ben bu şekilde kendi kendime söz verdim. Allahü teâlâya tevekkül ettim. 
Öğretmen para toplama görevini benimle yan yana oturan arkadaşa vermişti. Dolayısıyla durum benim açımdan iyice çıkmaz bir hale gelmişti. Zira benimle yan yana oturan bir kişinin kıskacından kurtulmak mümkün gözükmüyordu. 
Arkadaş para toplamaya başladı. Herkes birer ikişer gelip para veriyor, arkadaş ise bunları alıp kâğıda da not düşüyordu. 
Kâğıda şöyle bir göz attığımda bir de ne göreyim? Adım kâğıtta yazılıydı. Bu arada benim gibi bir başka arkadaş da, para toplayan yanımdaki arkadaşla birlikte listeyi kontrol ediyordu. 
Diğer çocuk beni kast ederek sordu: 
“O para verdi mi?” 
Para toplayan arkadaş da “Evet, Ahmet verdi.” dedi. 
Şok olmuştum. Ben para vermediğim halde üstelik benimle yan yana oturan arkadaş nasıl olmuş ise yanılarak beni, para verdi zannetmişti. 
Aradan yıllar geçmesine rağmen hatırıma geldiğinde tüylerimin diken diken olduğu bir olaydır. 
Hak teâlâ hazretleri öylesine büyük ve kudret sahibi ki bir kulu gerçekten samimi bir duyguyla günah yapmamak için niyet ettiğinde, ona öyle yardım ediyor ki, hiç ihtimal dahi gözükmeyen şeyleri gerçeğe çeviriveriyor. 
Bazen bakıyorum da günlük hayatta kimileri farzları yapmadıkları zaman veya haram işlediklerinde bahane olarak öyle kılıflar üretiyor ki şaşıp kalırsınız. 
Oysa eğer bir kişi halis niyet ederse onun en büyük yardımcısı Allahü teâlâdır. Onun yardım ettiği kimseye de hiç kimse bir zararda bulunamaz.
Ahmet Arkun – İstanbul