Söylemişti de anlamamışız!..

Söylemişti de anlamamışız!..

Ahlaki değerlerin eğitim ve öğretiminin önemi -2-

Demişti ki hanım geçen sene: “Siz ne yaparsanız yapın. Ben oğlumu da alıp memlekete dönüyorum!”   “Bıktım artık bu büyükşehrin çilesinden” diyordu ağzında diş kalmadığını göstererek… Dişiyle büyükşehrin ne alakası vardı peki? Olmaz olur mu? Bu şehre geldiğinde zıpkın gibi bir delikanlıydı. Ne güzel hayalleri vardı… Lakin zaman bir su gibi akıp geçmiş, geriye ağzında diş kalmamış, gözünde fer kalmamış; görenlerin “emice” dediği bir insan olup çıkmıştı. “Haydi şimdi biniyoruz otobüse bir yerden bir yere gidip geliyoruz. Ya beş on sene sonra yaşlanıp da evden çıkamaz hâle gelince ne yapacağım bir metrekare balkonda?” diyordu… Derken gözleri doldu geldi… Hatırlamıştı o günleri… “Demişti ki hanım geçen sene: “Siz ne yaparsınız bilmem. Ben oğlumu da alıp memleketime döneceğim.” Biz de kendimizce planlar yapıyorduk… Bir kooperatife girmiştim. Taksitleri bitmiş, kaba hâliyle eve girilecek hâle gelmişti… Bu konuşmaların üzerinden çok geçmedi… Bir gün hiç yokken nefes darlığı gibi, nezle grip gibi bir rahatsızlık baş gösterdi hanımda… Doktora gittiğimizde yapılan tahlillerden tetkiklerden sonra bize, şoke eden o acı sürprizi söylediler… Kanser denilen o sinsi illet sarmıştı bünyeyi… Ciğerlerin her bir yanını sarmıştı…  Allah’ım bu nasıl bir haber böyle? İnsan duyduğunda içinden bir şeyler kopuyor birdenbire… Evet şuradan şuraya adım atmaya senedimiz yok ama kanser olunca ölümün mukadder olduğu bu bir türlü ölmek istemeyen nefse ne kadar acı geliyordu… Birkaç gün süren şokla birlikte insanoğlu nelere alışmıyor ki duygusuyla başladık sonuç vermeyen o tedavilere… Artık çaresizliğin tavan yaptığı dönemdeydik… Tıbbın her dediğini yapmakla birlikte kim ne derse onu da ucundan kıyısından denemeye çalışıyorduk: “Filan ot, iyi geliyormuş, filan su iyi geliyormuş” kim ne derse bulup buluşturup almaya ve bu dertten kurtulmaya çalışıyorduk… O koskoca şehirde aslında hayatımızın gençlik yıllarını heba ettiğimizin yeni yeni farkına varıyordum eşimin solgun benzine bakarken… Hiç aklıma gelmiyordu onun o sözü… Oğlan yurt dışındaydı. Türkiye’ye yatay geçiş yapmak için uğraşıyorduk ama YÖK’teki bir mevzuat buna engel oluyordu… Bu arada annesinin hastalığı çoktan birkaç ayına girmişti… Nasıl oldu ne oldu bilemiyoruz, tedavide iken birden yoğun bakıma girdi… DEVAMI YARIN