Suni Kalb

Suni kalb fikrinin ortaya atılması 1812’lere dayanır. Kalb yerine kanı pompalıyacak bir cihaz bulunduğu zaman, vücudun organlarının canlı tutulabileceği gözlenmiştir. Kalb ve akciğerler ile ilgili bu tip deneylere ilk olarak 1880 senesinde Henry Martin tarafından başlanmıştır. Martin’in bu çalışması, günümüzde kalb ve akciğerin devre dışı bırakıldığı by-pass tekniğine zemin hazırlamıştır. 1951’den itibaren 1981’e kadar bu konuda 30’dan fazla kalb akciğer makinesi plânlanmıştır.

Sûni kalb ile ilgili araştırmaların hedefi, insan vücuduna, kalbin bütün görevlerini yapabilecek bir cihaz yerleştirmektir. Suni kalb diye adlandırılabilecek bir cihazda şu özellikler bulunmalıdır:

1- İnsanın kalb boşluğuna uyabilecek küçük bir ebat;
2- Tabii kalbin sağladığı bütün ihtiyaçları karşılayabilecek bir çalışma kapasitesi;
3- Vücudun değişen ihtiyaçlarına ayak uydurabilecek şekilde değişken bir çalışma kapasitesi;
4- Kanı, içindeki hücrelere zarar vermeyecek şekilde dolaşıma gönderme;
5-Mikroptan arınmış olma;
6-Dayanıklılık.

Suni kalb, insan üzerinde ilk olarak 1969 senesinde Teksas Kalb Enstitüsü’nde denendi. Bir yandan kalb nakli için tabii kalb aranırken, hastanın 64 saat hayatta kalmasına bu cihaz sebep oldu.