Sun’ullahzâde Saîd Efendi

Sun’ullahzâde Saîd Efendi, İstanbul evliyasındandır. 1514 (H. 920) senesinde Tebriz’de doğdu. Küçük yaştan îtibâren ilim tahsîline başladı. Önce babası Şeyh Sun’ullah hazretlerinden dersler aldı. Sonra büyük âlim, velîlerin önderi Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin halîfelerinin sohbet ve derslerinde bulundu. İlimde ve tasavvuf mertebelerinde kemâl dereceye ulaştıktan sonra talebe yetiştirmek üzere vazifelendirildi. Şah İsmâil ortaya çıkıp, İran’da Eshâb-ı kirâm düşmanlığı ve Şiilik yaygınlaşınca, Bitlis’e gitti. 1548 senesinde, Kânûnî Sultan Süleymân’ın İran seferinden sonra Pâdişâhla birlikte İstanbul’a geldi. 1563 senesinde hac ibâdetini yerine getirip, tekrar İstanbul’a döndü.
1572 (H.980) senesinde İstanbul’da vefât etti. Şeyh Vefâ Câmii bahçesinde medfundur. Vefat etmeden evvel yanındakilere buyurdu ki:
“Câfer-i Sâdık hazretlerinin, oğlu Mûsâ Kâzım için olan nasîhati pek meşhûrdur. Oğluna buyurdu ki:
-Ey oğlum, kendi rızkına râzı ol! Kendi rızkına râzı olan, kimseye muhtâc olmaz. Gözü başkasının malında olan, fakir olarak ölür. Allahü teâlânın taksim ettiği rızka râzı olmayan, O’nu kazâ ve kaderinde, dilediğini yaratmakta töhmet altında tutmuştur. Kendi kusurlarını küçük gören, başkasınınkilerini büyütmüş olur. Her zaman kendi kusurlarını büyük gör. Başkasının gizli bir şeyini açığa vuranın, evindeki gizli şeyler herkesçe bilinir. Kardeşi için kuyu kazan, o kuyuya kendisi düşer. Ahmaklar arasında bulunan horlanır, âlimler arasında bulunan hürmet görür.”

“HİÇ KİMSEYE KIZMA!..”
“Ey oğlum, insanlara kızmaktan çok sakın, yoksa sana da kızarlar. Boş iş ve söze karışmaktan sakın, sonra aşağılanırsın.”
“Ey oğlum, lehinde veya aleyhinde de olsa, hakkı, doğruyu söyle! Böyle yaparsan herkes seninle istişâre eder danışır, fikrini alır.”
“Ey oğlum, arkadaşlık yaptığın, ziyâretine gittiğin kimse, iyi ahlâk sâhibi olsun, kötü ahlâkı olanlarla arkadaşlık etme, onlarla görüşme! Çünkü onlar, suyu olmayan çöl, dalları yeşermeyen ağaç, ot bitmeyen topraktırlar.”
“Ey oğlum, Allahü teâlânın kitâbını okuyucu, iyilikleri emredici, kötülüğü nehyedici, sana gelmeyene sen gidici, seninle konuşmayanla konuşucu ol!”

Comments are closed.