Şuraya ‘nur’ indiğini görüyorum

İstanbul’u fethetmek Fatih Sultan Mehmed Han’a nasip oldu. O büyük kumandan; hocası Akşemseddin hazretlerine “Efendim, tarih kitaplarının yazdığına göre Ebu Eyyub-i Ensari’nin mübarek kabri, surların yakınında bir yerdeymiş… Himmetinizle o kabr-i şerifin yerini bulmak arzusundayım” diye arz etti.
Hocası onu dinleyip;
“Sultanım, geceleri şu semtte bir yere ‘nur’ indiğini görüyorum… Zannım odur ki o nurun indiği yer, o mübareğin kabr-i şerifi olsa gerektir” buyurdu.
Birlikte o yere gittiler…
Büyük veli durdu.
Gözlerini kapadı… Sonra açıp “Ebu Eyyub el-Ensari hazretlerinin ruh-u şerifiyle mülâkat ettim… İstanbul’un fethini tebrik edip ‘Beni zulmet-i küfürden kurtardın’ buyurarak sevincini belirtti” buyurdu.
? ? ?
Fatih Sultan Mehmed Han, hocası Akşemseddin hazretlerine “Efendim, kabr-i şerifin yerini tayin buyurunuz ki üzerine türbe yapalım” dedi.
O da “peki” dedi.
Ve bir yeri gösterip;
“Burasını kazınız… İki arşın sonra yazılı bir mermer çıkar… Orası, Ebu Eyyub Ensari hazretlerinin kabr-i şerifidir” buyurdu.
Sultan emretti.
O yeri kazdılar.
Buyurduğu gibi yazılı mermer bulundu… Sultan Fatih, ziyadesiyle memnun oldu ve kabr-i şerifin üzerine bir türbeyle bir de câmi-i şerif bina ettirdi.