Sürgünde vefat eden Sultan!..

Bugün, Sultan Vahideddin Han’ın yurt dışına sürgün edildiği gündür… Osmanlı Padişahlarının otuz altıncısı ve sonuncusu olan Vahideddin Han, Birinci Abdülmecîd Han’ın oğullarının en küçüğüdür. 4 Temmuz 1918’de büyük kardeşi Sultan Reşad’ın öldüğü gün tahta geçti. Ancak o günlerde Birinci Dünyâ Savaşının korkunç neticeleri alınmak üzereydi. Nitekim 30 Ekim 1918’de Mondros Mütârekesi imzâ edilerek, Birinci Dünyâ Harbi, mağlubiyetimizle bitti…
Çileli yıllar yaşanıyordu… 16 Mart 1920’de de İstanbul İtilâf devletleri tarafından işgâl edildi. Vahideddîn Han, bundan sonra İstanbul’daki işgâl kumandanlarını oyalamak ve Anadolu’daki mücâdeleyi gözden uzak tutmak için türlü siyâsî gayretler içine girdi. Fakat İngilizler de Türk birliğini parçalamak için Pâdişâh aleyhine çalışmaktan geri kalmadılar ve aleyhinde kampanya başlattılar. Onların tek arzusu pâdişâhı milletin gözünden düşürmekti. Nitekim bunda ısrar eden İstanbul’daki İngiliz işgâl kuvvetleri, 17 Kasım 1922 Cumâ günü Halîfe’yi baskı ve silah zoruyla Dolmabahçe Sarayı’ndan motora alarak Malaya harp gemisine bıraktı. Bu gemi, son Osmanlı Pâdişâhını Malta adasına götürdü… 
Vahideddîn Han, acı ve sıkıntı içinde geçen bir sürgün hayâtından sonra, 1926’da İtalya’da San Remo’da vefat etti. Cenâzesi Şam’a getirilerek Sultan Selim Câmii Kabristanına defnedildi…
***
Sultan Vahideddin Han, âlimleri, Allah adamlarını çok sever ve onların dualarını alırdı. Nitekim Abdülhakim Arvâsî hazretleri bir hatırasını şöyle anlatır:
“Memleketin işgal altında bulunduğu ve Kurtuluş Savaşı’nın başladığı günlerdi… Beşiktaş’ta Sinanpaşa Câmiinde vaaz edip çıkıyordum. Kapı önünde duran bir saray arabasından, kibar bir bey inip;
-Sultan sana selam ediyor ve seni iftara çağırıyor, dedi. Araba ile saraya gittik. İstanbul’un seçilmiş vaizleri, imamları çağırılmıştı. Yemekten sonra sermusâhib geldi, 
-Sultanın selamı var. Hepinizden rica ediyor. Anadolu’da kâfirlerle çarpışan kuvây-ı milliyenin galip gelmesi için dua etmenizi ve Anadolu’daki mücahidlere para ve dua ile yardım etmeleri, eli silah tutanların onlara katılmaları için milleti teşvik etmenizi rica ediyor, dedi. Bu emir üzerine çok kimseyi Anadolu’ya gönderdim. Çok yardım yapılmasına sebep oldum…”