Süt çocuğu olması için

Süt çocuğu olması için



İkibuçuk yaşından sonra emen çocuk, Hanefi mezhebinin söz birliği ile, süt çocuğu olmaz.

 

 

Sual: Bir çocuğun süt çocuğu olabilmesi için, emdiği süt miktarında ve süt emen çocuğun yaşında belli bir sınır var mıdır?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Nikâye kitabının şerhinde buyuruluyor ki:

“Memeden süt emmeye, Rıdâ denir. İkibuçuk yaşından küçük çocuk, yabancı bir veya birkaç kadından, birer yudum süt emerse, Hanefi ve Maliki mezhebinde, bu kadınlar çocuğun süt annesi olur. Bu kadınların mahrem akrabaları, çocuğa Mahrem yani evlenmeleri haram olurlar. Kadının öz biraderi, çocuğun süt dayısı olur. Bu kadına, bu sütün gelmesine sebep olan kocası da, süt babası olur. Bu adamın öz biraderi de, süt amcası olur. Fakat süt emen çocuğun mahremleri, süt anneye ve kocasına mahrem olmazlar. Şafii ve Hanbeli mezhebinde, doyuncaya kadar, ayrı ayrı beş kere emmezse, süt çocuğu olmaz. İmâm-ı Ebû Yûsüf, İmâm-ı Muhammed ve İmâm-ı Şâfii hazretleri, iki yaşından sonra emen çocuk için, süt çocukları olmaz buyurdular. İkibuçuk yaşından sonra emen çocuk da, Hanefi mezhebinin söz birliği ile, süt çocuğu olmaz. Bu yaşa gelen çocuğu emzirmek zaruri olmadığı için, emzirmesi caiz olmaz denildi. Çünkü, insan parçasını zaruretsiz kullanmak haramdır.”

           ***

Sual: İhtiyaç olduğu zamanlarda, acil kan arayan hastalara kan vermenin dinimiz açısından hükmü nedir?

Cevap: Konu ile alakalı olarak Dürr-ül-muhtârda deniyor ki:

“Zaruret olmadıkça insanın bir parçasını kullanmak haramdır. Kullanması haram olan şeyi ilaç olarak yemek ve içmek de caiz değildir.” İbni Âbidîn hazretleri burasını açıklarken buyuruyor ki:

“Kullanılması haram olan şey, temiz olsun, pis olsun, ilaç olarak kullanmak haramdır. Fakat, hastalığa iyi geleceği bilinir ise ve ondan başka ilaç yoksa, kullanılmasına izin verilmiştir. Müctehid olmayan Müslümana, Mukallid denir. Mukallid olanların, müctehidin sözüne göre hareket etmesi vacibdir. Delilini bilmese de, müctehide uyması lazımdır.”

Ölüm tehlikesi olduğu ve başka çare bulunmadığı zaman, kadına ve erkeğe kan vermek caiz olur. Şeyh Tâhir-üz-Zâvî, fetvasında diyor ki:

“İslâm dini, sıhhati korumayı ve bedenin selametini emretmektedir. Hastaya kan vermek, insani vazifedir. Çünkü, hayatı korumak, bazen kan verilmesine bağlı olmaktadır. Kan vermek, süt kardeşliğe sebep olmaz, nikâhı bozmaz.”