Suya düşen defter!..

Ali İsfehânî hazretleri Basra’da yaşamış olan evliyânın meşhûrlarındandır. Onuncu asrın başlarında yaşamış olup doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Tasavvufta Muhammed bin Yûsuf Bennân’ın sohbetlerinde yetişti. Kendisi şöyle anlatmıştır:

“ÇOK MU ÜZÜLDÜN?..”
“Sehl-i Tüsterî’nin talebeleri onun hâllerini ve sohbetlerini naklederlerdi. Ben de onun sohbetlerinden nakledilen şeyleri yazardım. Bir gün dere kenarında abdest alırken notlarım suya düştü, buna çok üzüldüm. O gece Sehl-i Tüsterî’yi rüyâda gördüm. Bana;
-Ey mübârek! Defterinin suya düşmesi sebebiyle çok mu üzüldün? O sözlere olan muhabbetinin hakkını, Allahü teâlânın hakkını ve dostlarının hakkını yerine getirmek için onlarda yazılı olan şekilde amel etmez misin? buyurdu. Ben de;
-Bu arzuya tâkat yoktur, dedim… Biz böyle konuşurken, Peygamber efendimiz, Eshâb-ı kirâmdan bir cemâatle teşrif ettiler. Resûlullah efendimiz bana bakıp, tebessüm ederek; 
“-Bu tâifeye ve sözlerine muhabbet, hakîkattir” buyurdu. Sehl-i Tüsterî; 
-Estağfirullah yâ Resûlallah! dedi. Peygamber efendimiz tebessüm etti. Bu hâlin sevinci içerisinde uyandım… 
Ali İsfehânî hazretleri, sohbetlerinde buyurdu ki:
“Nefsimizin alıştığı zevklerine erişmek için bizi şeklen olan bir pişmanlıkla aldatıp duruyor. Nefis düşmandır. Düşman sözüyle hareket etmek akıl işi değildir.”

“ONLARI MÜKELLEF TUTTUM!”
“Cebrâil aleyhisselâm dört bin senede iki rekat namaz kıldı ve; ‘Benim kıldığım namaz gibi bir namaz kılan var mı?’ diye düşündü. Bunun üzerine Allahü teâlâ; ‘Muhammed ümmetinin her türlü kusurla, noksanla kıldıkları iki rekat namaz, ind-i ilâhîde, senin kıldığın bu iki rekat namazdan daha çok hayırlı ve makbûldür. Çünkü sana, böyle bir namaz kıl diye emretmedim. Onlara emrettim ve mükellef tuttum. Onların emre uymaları sebebiyle kıldıkları ve kılacakları namaz bana çok sevimli ve makbûldür’ buyurdu. İşte emre uymak böyle büyük bir şereftir.”
Ali İsfehânî hazretleri vefatından evvel yanındakilere şu vasiyette bulundu:
“Şunları asla hatırınızdan çıkarmayınız; Kalp üç şeyle hayat bulur: 1) Dünyâyı sevmemek, 2) Allahü teâlâyı çok zikretmek, 3) Allahü teâlâya yakın olmak. Kalp dört şeyle ölür: 1) Nefsin arzû ve isteklerini yapmak, 2) Şeytana uymak, 3- Dünyâya dalmak; âhireti, ölümü unutmak, 4- Kötü düşüncelere sâhib olmak.”