Teknoloji yoktu ama insanlık çoktu

Teknoloji yoktu ama insanlık çoktu



“Şimdi kimi gençler ne çalışmayı biliyor ne de toprağına, yurduna evine köyüne dönüyor…”

 

Herkes birbirinin derdine ortak olur, akrabalık ve komşuluk ilişkileri hiçbir şekilde kesilmezdi. Köyler bu kadar terk edilmez, gurbete giden olsa da sonradan mutlaka köyüne dönerdi. O zamanlar köylerde evlerimizde teknoloji ve getirdikleri yoktu ama “aile hayatı” vardı “büyük” vardı “küçük” vardı, sohbet, sevgi, muhabbet vardı, huzur vardı. Sonra dede ve nineler ölünce anne babalar yalnız kalmaya başladı. Evlatlar çocuklar yavaş yavaş köyü yurdu terk edip gurbete gitmeye başladılar. Köyler evler terk edilmeye başlandı. Benim memleketteki evimin şimdi kapıları kilitli, “ne zaman bir insan gelip de açacak?” diye bekliyor. Bir zamanlar biz o evde on kişi bir arada kalıyorduk. Şimdi bazı yazlar gidip birkaç gün kalıyor, sonra yine kapıları kapatıyor odaları yalnızlığa terk ediyoruz. Her gidişimde balkonda oturur büyüklerimi ve yaşadığım çocukluk hatıralarımı yâd ederken ağlamaktan, gözyaşı dökmekten kendimi alamıyorum…

Yaz aylarında uzaklarda olanlar memleketlerine geliyor, bazı ufak tefek şeyler ekip biçiyor veya tatilini köylerde ve yaylalarda geçiriyor. Oraları baba ocağını şenlendiriyor sonra kışa doğru yine şehirlere dönüyorlar. Köyler yine boşalıyor. Evler,  yine kapıları kilitlenerek sahipsizliğe terk ediliyor…

Bu sadece bizim köyümüzde değil memleketimizin hemen çoğu köylerinde artık hep böyledir. Kışın köylerdeki insanlar şehirdeki bir yakınının yanına giderek köylerini ve evlerini terk ediyorlar…

Eskiden insanlar köylerine özellikle toprağa bağlıydı. Köyde yaşayan nüfus şehirlerden daha fazla olmasına rağmen şimdi tam tersi şehirlerin nüfusu arttı köylerin nüfusu iyice azaldı. Bilhassa kışın artık köylerde kimseler yok desek mübalağa etmiş olmayız. Şimdi bile köyümüzdeki yazın 50-60 olan hane sayısı kışın 10-15 haneye kadar düşüyor. Köyler garip, evler mahzun, kapıları kilitli…

Efendim yukarıda da değindiğim gibi bundan yarım asır önce benim ailem 10 kişi köyde aynı evde yaşardık. Sakat ve yatalak bir dedem vardı. Dedem köyden Posof’a bir gece yolculuğu yaparken fark edemiyor ve bir çukura düşüp kalça kemiğini kırıyor. Bunun üstüne bir de yanlış tedavi eklenince kemikler yanlış bağlama sonucu yerine kaynamıyor ve dedem temelli sakat kalıyor. Bir de yaşı artık iyice ilerlediği için gözlerini de kaybediyor ve evden dışarı çıkamaz hâle geliyor. DEVAMI YARIN