Teşhis nedir doktor bey?

Sabahleyin erkenden gelen telefon pek de hayra alamet değildi. Annem dün geceden beri acildeydi. Baktım kardeşim arıyordu:

-Annemi ameliyata alacaklar. 
-Nasıl ya? Nerden çıktı şimdi ameliyat işi.
-Bilmiyorum, karar verin hemen ameliyata almamız lazım, diyorlar. 
Acele hastaneye gittim. Ameliyata alacak olan hekimle görüşmemizi söylediler. Acil’de yatıyor hasta. Ortalık ana baba günü… Kim hemşire kim doktor kim hasta belli değil… Allah kimseyi düşürmesin. Yokluklarını da vermesin dedikleri bir yer. 
O esnada cerrah da oradaymış. Hastanın yakını siz misiniz, dedikten sonra ayaküstü bilgi verdi:
-Bu hastanın ya bağırsaklarını besleyen damarlarında bir tıkanıklık var. Ya çürüme var. Ya da akut apandisit durumu var. Tahlillere göre acilen ameliyata alınması lazım. Aksi takdirde bu hasta ölür…
-Teşhis nedir doktor bey?
-Kesin teşhisi biz de koyamıyoruz. Ameliyatta açıp bakacağız…
-Ama Doktor Bey, biliyorsunuz bu hasta yaşlı. Ameliyatı kaldırabilecek mi?
-Haklısınız. Hem yaşlı hem kalbi, yüksek tansiyonu var, şekeri var. Masada kalma riski de oldukça fazla. Kararınızı verin. Ama bir an önce verin çünkü bekleyecek vaktimiz yok. Hastanın durumu çok kötü…
Hasta zaten yarı baygın yatıyordu. Ama biz ne karar verecektik? Sadece bizim imzamızın alınması resmî olarak hekimleri sorumluluktan kurtarmaya yetiyordu. Ama tıbbi hiçbir bilgisi olmayan hasta yakınlarına resmî olarak imza attırıp sorumluluğu yükleyince, sorumluluktan kurtulmuş mu olunuyordu?
Biz ne diyecektik ki? “Bırakın ameliyat etmeyin. Hastaya bir şey olmaz” diyebilir miydik? Ya da “evet haklısınız ameliyat olması lazım” diyecek bilgiye sahip miydik? 
Şaşkın vaziyette acilin dışına çıktık. Konuyu tanıdık hangi hekime sorsak? Hem pazar hem sabahın erken saati. O saatte kimi arayabilirsiniz? Samimi olmamız sebebiyle bir laborant arkadaşı uykudan kaldırıp tahlil sonuçlarını telefonda okudum.  Dedi ki:
-Duruma göre hasta zehirleniyor. 
-Yapma yahu?
-Evet… Doktorlar ondan acele ediyor…
Bizi aldı bir telaş… Hemen koşup cerraha “tamam onay veriyoruz” diyeceğiz. 
Çaresizlik ne zor Allah’ım… Çünkü ameliyata girmesi demek belki de o gün cenazesini almak demek… Fakat yapacak bir şey yok… Acilden tekrar girdik. 
“Ya Rabbi sevdiklerinin hürmetine sen yardım et bize… Allah’ım sen yardım et…” 
O da ne öyle? Bizi hastamızın yanına yaklaştırmıyor güvenlik. Annemin başucunda toplanmış hekimler… Uzun boylu, beyaz gömlekli bir hekim galiba klinik şefi; hasta hakkında bilgi alıyor. Kenardan konuşmalara kulak misafiri oldum. Devamı yarın