Teyemmüm ne zaman caiz olur

Ecezâde Muhyiddîn Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Zamanın âlimlerinin büyüklerinden ders okudu. İlim tahsilini tamamladıktan sonra, İznik Medresesi Müderrisliği, Trabzon  Selanik ve Bursa Kadılığı yaptı. 924 (m. 1518)’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Abdest veya gusül için su bulamayan veya suyu kullanamayan, teyemmüm eder. Teyemmüme başlarken, niyet etmek farzdır. Hadesten, cünüplükten temizlenmek için veya namaz kılmak için yâhut belli bir ibâdeti yapmak için niyet ederek yapılan teyemmüm ile namaz kılınabilir. Yalnız teyemmüme niyet edilirse, kılınamaz. Şehir içinde dahî sudan bir mîl uzak olan teyemmüm eder. Bir mîl dörtbin zrâ’dır. Bir zrâ’ hanefîde yirmidört, diğer üç mezhepte ise yirmibir parmak, bir parmak altı arpa genişliğinde olup, iki santimetredir.

Sıcak yer, hamam parası olmayan, hasta olmaktan korkarsa, teyemmüm eder. Teyemmüm, taş ve topraktan ve kireç, kükürt, kaya tuzundan yapılır. Yanıp kül olabilen şeylerden ve camdan ve üzeri sırlı toprak eşyadan, kar ve buzdan, undan yapılmaz. Üzerinde toprak tozları bulunan her şeyden yapılır. Ele bulaşacak kadar tozlu olmaları lâzımdır. Yaş çamur ile yapılmaz. Sakal başı ile kulak arası, kaş ile göz arası ve burun delikleri yüze dahildir. Yüzün ve kolların tozlanması lâzım değildir. Abdestte iki parmağı gezdirerek başın dörtte biri mesh olunabilir. Teyemmümde üç parmaktan az ile mesh olmaz. İki el ile mesh şart değildir. Bir el ile de olur. Başkasına da, özürsüz yaptırabilir. Bir yerden çok kimsenin teyemmüm etmesi câizdir.

Abdestsizin mescide girerken teyemmüm etmesi müstehabdır. Hanefî’de, vakit girmeden evvel teyemmüm câizdir. Diğer üç mezhepte câiz değildir.

Abdest azasının çoğunda veya yarısında yara bulunan kimse, teyemmüm eder. Çoğu sağlam ise, sağlamını yıkayıp yaralara mesh eder. Gusülde, bedenin hepsi, bir uzuv sayılır. Bedenin yarısı yaralı ise, teyemmüm eder. Deriye mesh zarar verirse, sargıya mesh eder. Bu da zarar verirse, bunu da terk eder. Eli çolak olan, teyemmümde yüzünü ve kollarını yere sürer. Namazı terk etmez. Kolları dirsekten yukarı kesik olan da böyledir. Elleri ve ayakları kesik olanın, yüzünde yara varsa, namazı abdestsiz kılar. Namaz kılmaz da, denildi. Abdest aldıracak kimse bulamayan hasta, teyemmüm eder. Kölesi, çocuğu, hizmetçisi varsa, teyemmüm etmez. Bunlardan başkasından yardım istemesi mümkün olursa, yine etmez.

Comments are closed.