Topraktan yaratıldık, toprağa karışacağız

İlk insan olan Âdem aleyhisselâm topraktan yaratılmıştır. Bütün insanların bedenleri de, toprak maddelerinden meydâna gelmektedir. Fakat insanlar, ettir, kemiktir, toprak değildir. Cin de, ateşten meydâna gelmiş ise de, ateş ve hava değildir. İnsan bedeninde bulunan maddeler, topraktan, sudan ve havadan gelmektedir. Canlıların ihtiyâç maddeleri, bu üç kaynaktan hâsıl olmaktadır. İnsan çürüyünce, hâsıl olan maddeler, yine bu üç yere dağılıyor. Kıyâmette tekrâr dirilmek, bu maddelerin veyâ benzerlerinin tekrâr bir araya gelmeleri ile olacaktır. Ahmet Cevdet Pâşa, Kısas-ı Enbiyâ kitabında diyor ki:

KIYÂMETE KADAR!..
“Bu âlem, yani her şey yok idi. Allahü teâlâ, bunları yoktan var etti. Bu âlemin, kıyâmete kadar insanlarla mâmûr olmasını istedi. Âdem aleyhisselâmı topraktan yaratıp, Onun çocukları ile âlemi süsledi. İnsanlara dünyâda ve âhırette rahat yaşamak, saâdete kavuşmak için lâzım olan şeyleri bildirmek için, içlerinden bâzılarını Peygamber yaparak şereflendirdi. Bunlara yüksek mertebe vererek, başka insanlardan ayırdı. Bu Peygamberlere, Cebrâîl aleyhisselâm ismindeki bir melek ile emirlerini ve yasaklarını bildirdi. Bunlar da, bu emirleri, Cebrâîl aleyhisselâmın getirdiği gibi ümmetlerine bildirdi. Peygamberlerin birincisi, Âdem aleyhisselâm, son geleni, Muhammed aleyhisselâmdır. Bu ikisinin arasında, çok Peygamber gelip geçmiştir. Bunların adedini, ancak Allahü teâlâ bilir.”
Mâlik bin Dînâr hazretleri bir hâtırasını şöyle anlatır:
“Bir gün toprakla oynayıp bâzan gülen bâzan ağlayan bir çocuğa rastladım. Önce çocuğa selâm vermek istedim. Fakat nefsimin kibrinden selâm veremedim. Hemen nefsime;
‘Ey nefis! Peygamber efendimiz büyüklere de küçüklere de selâm verirdi’ diyerek çocuğa selâm verdim. Çocuk;
-Ve aleyküm selâm, ey Mâlik bin Dînâr! diye cevap verdi. Hayret içinde kalarak çocuğa;
-Sen beni hiç görmediğin hâlde nasıl tanıdın? diye sordum. Çocuk;
-Rûhlar âleminde benim rûhumla senin rûhun karşılaştı. Orada bizi Allahü teâlâ karşılaştırdı dedi. Çocuğa;
-Akıl ile nefis arasında ne fark var? diye sorunca, çocuk;
-Nefsin seni selâmdan menetti. Aklın ise seni selâm vermeye teşvik etti diye cevap verdi.
-Sen neden toprakla oynuyorsun? diye sordum. Çocuk;
-Topraktan yaratıldık, yine toprağa karışacağız dedi. Ben yine;
-Seni bâzan ağlarken, bâzan gülerken görüyorum. Sebebi nedir? diye sordum.
-Rabbimin azâb edeceğini hatırladığım zaman ağlıyorum. Rahmetini hatırladığım zamansa tebessüm edip, gülüyorum dedi.
-Ey oğul! Senin hangi günâhın var ki ağlıyorsun? diye sorunca, çocuk;
-Ey Mâlik bin Dînâr! Böyle söyleme. Zîrâ ben, annem ateş yakarken, küçük odun olmadan, büyüklerin tutuşmadığını gördüm, diye cevap verdi…”
İbn-i Şihâb-üz-Zührî hazretleri anlatır:
“Bir gün Ubeydullah bin Abdullah Utbe’nin yanına gittim. Sinirli bir hâli vardı. Kızmasının sebebini sordum, bana;
-Az önce bir yere uğradım. Selâm verdim, selâmımı almadılar. Doğrusu hayret ettim dedi. Bunun üzerine ona;
-Buna hiç hayret etme. Nedense bâzı kimseler, kötü bir huy olduğu halde, kibirden sakınmıyorlar. Halbuki, topraktan yaratıldı, yine ona dönecek dedim.”
Abdullah bin Dînar hazretleri, bir talebesine hitaben;
“Ey oğlum! İnsanın üç şeyi vardır: Rûhunu Azrâil aleyhisselâm alır. Hayır veya şer ne ise; ameli kendisine kalır. Bedenini de kurtlar yer ve toprak çürütür” buyurur.
SULTAN, NASİHAT İSTEDİ!
Sultan Süleymân Han, İran seferi sırasında Pîr Ali hazretleri ile tanışır ve kendisinden nasihat talep eder. Bunun üzerine bu zât buyurur ki:
“Gittiğin, hükmettiğin yerlere adâlet tohumu ek, böylece her iki âlemde mahcûb olmazsın. Mazlûmların nefesi kılınç gibidir, mülkünü virân ederler, buna sebep olma. Şunu da hatırında iyi tut ki, şu anda toprağın altında, senin gibi binlerce hükümdâr yatmaktadır. Çünkü bu dünyâ, fânidir, geçicidir.”
Netice olarak, ismine dünya denilen bu yer, bu mekân geçicidir. İster âmir, ister memur, ister sultan, ister fakir, isterse zengin olsun herkes buradan geçmektedir. Ölümsüz  olan Allahü teâlâdır ve Onun dilediği olur. Onun dilediği, takdir ettiği zaman gelince, her canlı, bir tohum tanesi gibi toprağa düşmekte ve toprağa karışmaktadır.