Türkistanlı gelin ve damat…

Buhara
şehrinde bir genç vardı. Saliha bir kız bulup evlendi. Ancak evlendiği
gece gelin, kendisine bilmediği bir konuyu sual etti!..

Kadın
erkek her Müslümanın, ilmihâl bilgilerini öğrenmesi farzdır. Bu
sebeple, kocası kadına ilmihal bilgilerini öğretmeli, kendisi
bilmiyorsa, bilen kadınlardan öğrenmesi için izin vermelidir. Kocası
izin vermeyen kadının, ondan izinsiz gidip öğrenmesi gerekir; çünkü
abdest, namaz, Kur’an-ı kerim, oruç, hac, baliğ olmak, evlenmek,
boşanmak, iddet beklemek gibi hususlar ve ibadetler için, hayz ilmini
öğrenmek şarttır. 
Hayz bilgisi o kadar zor değildir. Zor
olsaydı dinimiz, âlim cahil herkesin öğrenmesini emretmezdi. Bu
bilgileri öğrenmeden evlenmemelidir…
***
Türkistan’ın
Buhara şehrinde bir genç vardı. Saliha bir kız bulup evlendi. Akşam
olunca gelinin yanına girdi. Gelin damada şöyle sordu:
-Kadınlara ait bilgileri öğrendin mi?
-“Hayır” cevabını alan gelin edeple tekrar sordu:
-Allahü teala “Kendinizi ve ehlinizi cehennem ateşinden koruyun!” buyurdu. İlimsiz cehennemden koruma işini nasıl yapacaksın?
Bu
söz damadın hoşuna gitti. Hemen odadan çıktı. Hanımını Allahü tealaya
ısmarlayıp sabah erkenden Rey şehrine gitmek üzere yola koyuldu. Orada
senelerce İmam-ı Muhammed Şeybani’den ilim öğrendi. Hocası bu gence “Ebu
Hafs-ı Kebir” adını verip, memleketine dönmesi için müsaade etti. Ebu
Süleyman-ı Cürcani ile yola çıktı. Ceyhun Nehri’ni geçerken Ebu Hafs’ın
kitapları suya düştü. Ebu Süleyman’dan, yazmak için kitapları emanet
olarak istedi. Ebu Süleyman dedi ki:
-O kadar okumalı ve öğrenmeli idin ki; kitaba ihtiyaç kalmamalıydı.
Ebu
Hafs, bu söz üzerine Rey’e geri döndü. Bu kitapları ezberledi ve sonra
memleketine geldi. Buharalılar, suyun kenarına kadar genci karşılamaya
geldiler. Çok izzet, ikram ve hürmette bulundular. O gece evine gitmedi.
Bunu merak eden komşuları;
-Yıllardır şehrimize
gelmediğin halde niçin evine gitmedin de bizlerle sohbet ettin?
dediklerinde, bir kâğıt parçası çıkarıp ona baktı ve şöyle cevap verdi:
-Bu kâğıtta gördüm ki; bu gece hanımımın hayzının son gecesidir. Eve gitmedim. Bu sabah temizlenecek, ben de evde olacağım…
Evet,
Ebu Hafs hazretleri bu gayreti ve ihlası neticesinde “Ebu Hafs-ı
Kebir” (büyük) olarak anılır. Bu örnek hareketi nesillerce anlatılır
gelir…