Üç şey, üç şey içinde gizlendi!

Üç şey, üç şey içinde gizlendi!



Allahü teâlâ, üç şeyi, üç şey içinde gizlemiştir: “Rızâsını tâatte, gazabını günahlarda, velîleri de kulları arasında.”

 
 

İbrâhim Cimmenî hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. 1037 (m. 1628)’de Tunus’ta doğdu. 1134 (m. 1722)’de Cerbe’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Her Müslümana ilk önce lazım olan, Allahü teâlâya itaat etmektir. Hazreti Ebû Bekir (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Allahü teâlânın hoşnut olduğu işleri yapmak sûretiyle Allahü teâlâdan kork. Takvâya sarılmak sûretiyle de O’na itaat eyle.” Büyüklerden birisi buyurdu ki: “Allahü teâlânın beğendiği işleri yapmak, dünyâ ve âhıret kazançlarının toplamıdır.”

Kulun, Allahü teâlâya olan tâatini mükemmel bir şekilde yapabilmesi için, dünyâ sevgisinden ve dünyâ ile alâkalı bağlardan kurtulması lâzımdır, insan dünyâdan uzaklaştıkça, Allahü teâlâya yaklaşır. Manevî kirlerden uzaklaşıp, melekût âlemine yükselir.

Abdullah bin Mübârek (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Îmânın aslı, Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) getirmiş olduğu şeylerin hepsini tasdik etmektir. Bunları tasdik eden kimse, bunlarla amel eder. Yani Allahü teâlâya itaat eder. Ebediyyen Cehennemde yanmaktan kurtulur.”

Büyük âlimler, Allahü teâlânın nimetlerine üç şeyle kavuşulacağını, bunların; çok şükretmek, tâate yapışmak ve günahlardan sakınmak olduğunu bildirmişlerdir. Allahü teâlâ, üç şeyi, üç şey içinde gizlemiştir: Rızâsını tâatte, gazabını günahlarda, velîleri de kulları arasında. Bunun için hiçbir tâati basit görme. Olur ki o tâat, Allahü teâlânın rızâsına vesile olan tâattır. Hiçbir günâhı küçük görme. Olur ki, küçük gördüğün o günah, Allahü teâlânın gazabına sebep olabilir. Hiçbir kimseyi de hor görme ki, o kimse de Allahü teâlânın velî kullarından biri olabilir.”

Allahü teâlâ dünyâyı, âhiret saadetini kazanma yeri yapmıştır. Âhiret yolculuğunda, dünyâ binek gibi kullanılmalıdır. Bir hadîs-i şerîfte; “Dünyâ ne güzel binektir. Ona binin, o sizi âhirete ulaştırır” buyuruldu. Akıllı ve zekî olan herkes, gayet açık olarak anlar ve bilir ki, dünyâ, âhiret saadetini kazanmaya, âhıreti mamûr etmeye vesiledir. Burada ömrünü, asıl olan bu maksada uygun olarak değil de, gelip geçeceği bir yolcunun konak yeri gibi olan dünyâyı mamûr etmek için harcayan kimse, elbette ki âhiretteki sonsuz saadetten mahrûm olur. Tâat işlemekte esas olan şartlardan birisi odur ki, tâat hemen yapılmalı, özürsüz olarak geciktirilmemelidir.