Ümmetini hesâba getir!

Kıyâmet gününde, Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi ve selem” ümmetinin önünde durur. Hak teâlâ;
“Ey Habîbim! Ümmetini hesâba getir!” diye emreder.
Resûl-i Ekrem
“aleyhisselâm”
Ümmetinin cümle âlimlerini, sâlihlerini, şehid ve velîlerini ileri sürer.
Hak teâlâ;
“Ey Habîbim! Ümmetin bu kadar mı? Sen itâat edenleri getirdin, âsîler hani? Âlimleri getirdin, zâlimler hani? Bunlar, namaz kılanlar, kılmayanlar hani?” diye sorar.
Server-i âlem
“aleyhisselâm”;
“Yâ Rabbî! Buyurduğun gibidir. Lâkin onlar, aslâ puta tapmayıp sana şirk koşmadılar. Onların günahlarını bu hâlis îmanlarına bağışla” diye yalvarır.
Hak teâlâ;
“Ey sevgili Habîbim! Senin ümmetinin hepsine şefkatim çoktur benim. Ben onları sevmiş, kendime muhâtab kılmışım. Onlarla söyleşmeyi seviyor, bu sebeple hesâba çağırıyorum. Böyle olmasaydı, hepsini, hiç hesapsız Cennete koyardım” buyurur.

SAÇLARINI OKŞADILAR
Resûlullah “aleyhissalâtü vesselâm”, çocuk sahâbîlerden hazret-i Umeyr’in “radıyallahü teâlâ anh” saçlarını okşadılar bir gün.
O vakit çocuktu.
Sonra yaşlandı.
Yaşı seksene vardı.
Ama saçları hâlâ siyahtı mübârek zâtın. Bir tek bile ak düşmedi o saçlara.

Comments are closed.