Üzülme yâ Resulallah!

Bedir harbinde sahabiler savaş için saf tutmuştu. Efendimiz, karşılarında “bin”e yakın kâfir ordusunu gördü.
Müslümanlar azdı.
Üç yüz sekiz kişiydi.
Secdeye kapandı.
Ve secde hâlinde:
“Yâ Rabbî! Vadettiğin zaferi ihsan et. Şu mağrur/kibirli kâfirleri, perişan eyle” diye dua etti.
Allah’a yalvardı.
Çadırda idiler.
Hazret-i Ebu Bekir de hemen başucundaydı.
Bu içli yakarışı işitti.
Üzüldüğünü anladı.
Ona sevgisinden:
“Yâ Resulallah! Kendini bu kadar yorma. O, mutlaka vadinde duracak ve sana zafer verecektir” dedi.
Onu teselli etti.
Efendimiz rahatladı.
O sözlerini bitirdi.
Hazret-i Cibril “beş bin” melekle gelip Resulullah’a selam verdi.
Efendimiz secdedeydi.
Başını secdeden kaldırdı.
Selamını aldı.
Hazret-i Cibril:
“Üzülme yâ Resulallah! Müsterih ol. Ebu Bekir’in sözü üzerine Hakk teâlâ bizi sana yardıma gönderdi” dedi.
Ona müjde verdi.
Efendimiz sevindi.
Gül yüzünde güller açtı.
Hazret-i Cibril devam edip “Biz beş bin silahlı melekleriz ve bu dîni, kâfirlerden korumaya kâfiyiz” diye arz etti. (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)

Comments are closed.