Vali hâlden anlıyordu; ama!..

Vali hâlden anlıyordu; ama!..



“Orada kısa süre kalacak şekilde bazı eşyaları alıp ertesi gün cip ile Bitlis’e hareket ettik”
 

Ben alttan almaya çalışsam da baktım ki Sağlık İl Müdürü hiç oralı olmadı, hiç yumuşamadı:

“Ben anlamam kardeşim, bana yalvarma! Sen onu o hanımın yanında konuşurken düşünecektin. Sen şimdi gideceksin üç gün içerisinde orada göreve başlayacaksın o kadar!..”

Baktım hâlden, özürden laftan anlayacak hâli yok. Başka bir şey söylemeden doğru vilayete yöneldim. Durumumu Vali Beye anlatmaya karar vermiştim.

Vali Bey Yozgatlı meşhur Çapanoğlu ailesinden Ali Fuat Beydi. Sekreteri Vali Beyin yeni geldiğini ve yanında kimsenin olmadığını söyledi. Hemen kapısını çaldım, yavaşça içeri süzüldüm.

“Günaydın Efendim diyerek durumu anlattım. Hâlden anlayan güngörmüş babacan biriydi. Durumu az çok zaten o da biliyormuş. Bana hak verdi ancak durumu kısaca özetledi:

“Evladım biliyorsun seçimler yeni yapıldı. Milletvekili seçilen şahıs o kasabaya gidince bakmış sağlık ocağında hiç personel yok. Onlar da ondan personel istemişler. O da personel isteyince müdür de “tam zamanı” diyerek seni kurban seçmiş anlayacağın…”

Ben Vali Beye son olarak “Efendim ben oraya gitmek istemiyorum nasıl oluyor da koca Tatvan’da bana ihtiyaç yok da ufak bir kasabada bana daha çok ihtiyaç var? Ben düpedüz oraya sürgün ediliyorum. Benim Tatvan’da kurulu bir düzenim evim, eşim var, mümkünse tayinimi durdurun” dedim.

Vali Bey bir süre düşündü, sonra ağır ağır konuştu:

“Evladım seni anlıyorum, çok haklısın ancak biliyorsun seçimler yeni yapıldı… Sen oraya git göreve başla. Biraz dur, hem bu müdürün gönlü olsun. Ortalık biraz yatışsın ben seni en kısa zamanda tekrar Tatvan’a alırım” diye söz verdi.

Baktım başka yapacak bir şey yok, çaresiz geri Tatvan’a döndüm. Lojmanda eşyalarımızı toplayıp bir odaya doldurduk. Yanımıza orada kısa süre kalacak şekilde kullanacağımız bazı eşyaları alıp ertesi gün ocağın cipiyle Bitlis’e hareket ettik.
Kavakbaşı’na gidecek minibüse eşyalarımızı yerleştirip iki saatlik zahmetli bir yolculuktan sonra akşamüzeri kasabaya geldik… Tipik bir Anadolu kasabasıydı. O zamanlar orada elektrik, su yoktu. Kışın yollar uzun süre kapanan bir yerdi. Üç beş parça eşyamızı sağlık ocağının önüne indirip etrafa bakınca yanında bir de lojman binası gördüm. Yan yana dört lojman vardı ve ancak biri doluydu. Ötekilerin bakımsız perişan hâli dikkatimi çekti. DEVAMI YARIN

Comments are closed.