Vallâhi dünya için Allah demem!

Abdullah-ı Mekkî Erzincânî hazretleri, on dokuzuncu yüzyılda yaşamıştır. Hocası Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri ona hilâfet-i mutlaka yâni tam icâzet, diploma verdi. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmak ve talebe yetiştirmekle vazîfelendirerek Anadolu’ya gitmesini işaret etti… Abdullah Mekkî hazretleri, Erzurum’a kadar geldi. Oradan da Erzincan’a doğru yollara düştü… Geçtiği yerlerdeki ova ve dağları seyredip, yanındakilere buyurdu ki:
-Allah bilir ammâ Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin bize târif buyurdukları memleket burası olmalıdır. Buradaki bir zâtın bizde nasîbi ve emâneti vardır!
Nihayet, Erzincan’ı şereflendirdi. İnsanlar akın akın ziyâretine geldiler. Gelenler arasında, “Terzi Baba” diye bilinen Muhammed Vehbî de vardı…
Muhammed Vehbî içeri girince ayağa kalktı. Hiç kimseye göstermediği iltifâtlarda bulunarak onu yanına oturttu. Sohbetten sonra yanındakilere;
-Bu zâtın serveti var mıdır? diye sordu. Oradakiler;
-Hayır. Yalnız köyde, Sarıgöl’de bir bağı ile, şehirde bir evi ve terzilik yaptığı bir dükkânı vardır, dediler. Bunun üzerine Muhammed Vehbî’yi yanına çağıran Abdullah Mekkî hazretleri;
-Oğlum! Hocam Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî bizi buralara gönderdi. Bize ehline verebileceğimiz bir emânet verdi. O emânete seni lâyık gördüm. Kabûl edersen onu sana teslim edeyim, diye teklifte bulundu.
Muhammed Vehbî, teslimiyet ifâde eden bir tavırla; “Siz bilirsiniz efendim” cevâbını verince; Abdullah-ı Mekkî;
-Vereceğim emânet, sana çok faydalar sağlayacak, buyurdu. Muhammed Vehbî bu söz üzerine;
-Efendim, Vallâhi dünya için Allah demem, cevâbını verdi. Bunun üzerine Abdullah Mekkî;
-Oğlum haydi git! Sen bulacağını buldun. Teslim edeceğim emânet de zâten bu idi, buyurarak onun yüksek derecesini işâret etti… Terzi Baba’ya himmetle nazar ederek emâneti tevdî etti. O günden sonra sohbetinden ve hizmetinden ayrılmayan Terzi Baba, tasavvuf yolunda ilerleyip evliyâlık derecesine kavuştu. Abdullah Mekkî, Terzi Baba’nın olgunluğa erdiğini görerek, ona hilâfet verdi ve Erzincan’dan ayrılarak tekrar Mekke-i mükerremeye döndü…