Vazifemden ayrılayım mı?

Hazret-i Mevlâna’yı çok seven biri vardı ki bir an olsun ayrılmak istemezdi yanından.

Ama devlet memuruydu..

Sordu Hazret-i Mevlâna’ya:

“Efendim, vazifemden ayrılayım mı?”

“Niçin ayrılacaksın?”

“Hep sizinle olmak için.”

“Olmaz” buyurdu.”

Ve şu menkıbeyi anlattı ona:

“Harun Reşid devrinde bir kişi vardır.

Zabıta âmirliği yapmaktadır.

İşini mükemmel yapar.

Zayıfları korur, zalimleri korkutur!

Sayesinde halk rahat eder.

Hızır aleyhisselâmla sık sık birlikte olur.

Bu, bir gün karar verir âniden.

Ve ayrılır işinden.

Maksadı, inzivaya çekilmektir.

Kendini ibâdete vermektir.

Arzusuna kavuşur.

Ama Hızır aleyhisselâmı göremez olur. Buna çok üzülür!

Çok da merak eder.

‘Acaba ne hata ettim?’ der.

Bir gece Hazret-i Hızır’ı rüyada görür.

Ve sorar hemen:

‘Bana gelmiyorsun, sebep nedir?’

Buyurur ki:

‘Ben sana geliyor idiysem ibâdetinden dolayı değildi. İnsanlara hizmet ediyordun. Sayende halk rahattı. Ama istifa ettin. İnsanlara hizmeti terk ettin. Yerine zalim biri geldi. Bozuldu halkın dirliği.’

O anda uyanır uykudan.

‘Eyvâh, ben ne yaptım!’ der.

Koşar hükümdara. Eski vazifesini ister.

Ve tekrar başlar hizmete. İnsanlar “huzur”a kavuşur. Kendi de “Hızır”a.