Yakın tarih ve bilinmesi gerekenler

Türkiye’de Müslüman çocuklarının sünnet (hıtam)
edilmelerinin yasaklanmak istenmesi hareketine karşı sabık Şeyhulislam Mustafa
Sabri Efendinin o sıralarda Batı Trakya’da çıkartmakta olduğu “Yarın
Gazetesi”nde verdiği cevaba aid makalenin bir kısmı şöyledir: “… ahkamından
ibaret olan şura, adalet ve ululemre itaat esasına teşvikan teşekkül ettiğini
ve Türkiye Devleti için Hilafet mevzuu bahis olmayıp, ancak bu Alem-i İslam
nazar-ı dikkate alındığı zaman var olabileceğini” ifade etmiş ve şöyle
demiştir: ‘Çünkü Makam-ı Hilafet’in yalnız Türk’e değil, yüce Alem-i İslam’a
aittir. Alem-i İslam’ın elyevm hal-i esarette bulunmasına binaen Hilafet
meselesini hal ve tespit edecek seviyeye vasıl oluncaya kadar Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Makam-ı Hilafet’i bir nokta-i ümid olarak muhafaza
edecektir.’

 

Bursa’da 23 Ocak 1923’de: “Hilafetin yalnız Türkiye halkına
değil, bütün İslam alemine şümülü olması hasebiyle bu makam hakkında bir karar
vermek Türk milletinin selahiyeti haricindedir.” İzmir’de 3 Şubat 1339’da:
“Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir ve ancak bundan dolayıdır ki,
son din olmuştur. Bu dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa
tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır. (M. Kemal)

Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile medreselerin kaldırılmasını ve
bunu takiben de dini bir havanın devamına medar olacak herşeyin
değiştirilmesine aid teferruattan kat’annazar inkılabın ruhi ve fikri
istikametine dair birkaç söz söylemek suretiyle bu bahsi kapamak istiyoruz:
Zira inkılabların kronolojik muhtevası bilinen bir şeydir ve burada tadadı
(sayılıp dökülmesi) gereksiz, tahlil ve değerlendirilmeleri ise hacmen ve
kanunen imkansızdır.

Kemalist inkılapçılar serbest düşünceye ve tenkide imkan
vermediği için bugüne kadar sağlam bir tenkidi yapılabilmiş değildir. Çünkü
aradan asra yakın bir zaman geçmesine rağmen, bugün bile gerek M. Kemal Paşa ve
gerekse inkılaplar üzerindeki taassup devam etmektedir.  Tenkid edenler asılmıştır.

Nesillerin Ruhu adlı eserde şu cümleler yer almaktadır:
“Eski harflerle dokuz asırlık bir Türk edebiyatı vardır. Fakat bunların hepsi
maziye aid kıymetleri ihtiva ettiği için, harf inkılabı ile araya kalın bir
perde çekilir. Boşalan milli bir kütüphane tercüme eserlerle doludur. Daha
ileriye gidilir: Asırların mahsülü olan Türkçe beğenilmez, yepyeni bir dil
vücuda getirilmek istenir. Maziye karşı bu kadar şiddetli ve inkikam hisleri
vardır.

Dün İnkılap diyorduk, bugün devrim diyoruz. Devrim galiba
devirmekten geliyor. İnkılap veya devrim, bir durumdan başka bir duruma
geçmektir. Devlet ve millet hayatında, köklü değişiklikler yapmaktır. Eskiyi
tamamen kaldırmak, yerine zor kullanarak yenisini koymaktır. İnkılap veya
devrim hareketlerinde eski ile yeni arasında hiçbir benzerlik olmaz/olamaz. Bu
bakımdan zor kullanılır. Mevcut kanunlar dikkate alınmaz.