Yarın Şa’bân-ı muazzam ayı başlıyor

Bugünkü makâlemize, Resûlullah Efendimizin, Recep ayının başında yaptıkları bir duâları ile başlayalım: “Allahım, Receb ve Şa’bân aylarını bizler için mübârek kıl [bu aylarda bizlere bereket ihsân eyle] ve bizi Ramazân ayına da eriştir.” (Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/259) Evet, Sevgili Peygamberimiz, Receb ayı başında işte böyle duâ ederdi; kezâ Şa’bân ayına çok değer verir ve bu ayda çok oruç tutardı.
İslâm dîninde özel yerleri bulunan ve halkımız arasında “Üç Aylar” diye anılan aylardan “Recebü’l-ferd” ayı, 03 Haziran 2011 Cuma günü başladı; “Şa’bânü’l-muazzam” ayı, yarın ya’nî 02 Temmuz Cumartesi günü başlıyor ve “Ramazânü’l-mübârek” ayı ise, inşâallah 01 Ağustos Pazartesi günü başlayacaktır.
Şa’bân ayı, Receb ile Ramazân ayları arasında bir köprü mesâbesindedir. Bu üç ayın birincisi olan Receb ayı, Allahü teâlânın ayı; ikincisi olan ve içerisinde mübârek “Berât” kandilinin bulunduğu Şa’bân ayı, Peygamber Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) ayı; Ramazân-ı şerif de ümmet-i Muhammed’in ayı olarak bilinmektedir. Kezâ Receb ayının afv ve mağfirete, bu ayı ta’kîb eden Şa’bân ayının şefâate, Ramazan ayının da sevâpların kat kat verilmesine mahsûs aylar olduğu bildirilmiştir.
Yine Recep ayının tevbe, hürmet ve ibâdet ayı; Şa’bân ayının muhabbet ve hizmet ayı; üç ayların üçüncüsü ve bütün ayların da sultânı olan Ramazân ayının ise yakınlık ve ni’met ayı olduğu ifâde edilmiştir.
Meşhûr velîlerden Zünnûn-i Mısrî (kuddise sirruh): “Recep ayı tohum ekme, Şa’bân ayı sulama, Ramazân ayı ise hasâd ayıdır. Ya’nî ekip suladığını biçip toplayacak bir aydır. Herkes ektiğini biçer; amelinin, ibâdetinin karşılığını alır. Tohum ekmeyen, hasâd mevsimi gelince pişmân olur“ buyurmuştur.
Bu ayların her üçüne de hürmet etmelidir. Hürmet etmek ise, günâhlardan uzaklaşmakla ve ibâdetleri yapmakla olur. Hürmet edip, saygı gösteren, kat kat karşılığını görecektir. Fakat, bu mübârek zamanlarda, va’dedilen sevâplara kavuşabilmek için, her şeyden önce i’tikâdı düzeltmek lâzımdır. İlmihâl bilgilerini öğrenmek ve yaşayışını bunlara uygun hâle getirmek gerekir. Ayrıca çok tevbe ve istiğfâr etmeli, kazâya kalmış namazlarını, oruçlarını, zekâtlarını, sadaka-i fıtırlarını, kurbânlarını… hemen kazâ etmeye başlamalıdır. Bir an önce bu borçlardan kurtulmak için çalışmalıdır.

ŞA’BÂN AYINDA ORUÇ
Âişe vâlidemiz (radıyallahü anhâ) buyurmuştur ki:
“Resûlullahın, [Ramazân ayı müstesnâ olmak üzere] hiçbir ayda, Şa’bân ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şa’bânın tamâmını oruçlu geçirirdi.” [Buhârî]
Resûlullah Efendimize, Şa’bân ayında niçin çok oruç tuttuğu sorulduğu zaman buyurdu ki: “Şa’bân, öyle fazîletli bir aydır ki, insanlar bundan gâfildirler. Bu ayda ameller, âlemlerin Rabbine arz edilir. Ben de amelimin oruçlu iken arz edilmesini isterim.” [Nesâî]
Âdemoğlu [İnsan]; mahlûklar, yaratılanlar içinde en mümtâz ve en mükerrem bir şekilde yaratılıp yükselmelere ve alçalmalara müsâit kılınan bir varlıktır. İnsan, yüce Yaratıcı tarafından bu dünyaya “eşref-i mahlûkât“ olarak gönderilmekle beraber, bunun yanında imtihâna da tâbi tutulmuştur.
Mübârek aylar, günler ve geceler, aslında bizler için çok büyük birer fırsattır; günahkâr ve yaratılış gâyesini unutan insanlara, kerem ve ihsân sâhibi yüce Allah tarafından tanınan ve eğer iyi değerlendirilebilirse çok büyük kazançlara vesîle olan zamanlardır.
Hâlen, gölgesi başımızın üzerine gelmiş bulunan mübârek aylar, asliyetimize, kendimize dönüş için, günâhlardan, kusûr ve kabâhatlerden tevbe ve rücû’ için çok önemli fırsatlardır.
İşte “üç aylar” ve bu aylardaki mübârek gece ve günler, yaratılmışların en şereflisi olma özelliğini unutarak, nefis ve şeytânların tuzaklarına düşmüş ve her iki dünyâsını zindâna çevirecek günâh, isyân ve gaflet bataklıklarında boğulmakla karşı karşıya gelmiş bulunan insanların kurtuluşları için uzatılan can simidi gibidirler.
[Cenâb-ı Hak, hepimize, bu mübârek üç ayların, hem günlerinin, hem de gecelerinin feyiz ve bereketlerinden lâyıkı vechile istifâde etmeyi nasip buyursun.]